USD39,59
%-0.32
EURO45,67
%-0.99
BIST9.311,88
%-2.19
Petrol74,23
%7.02
GR. ALTIN4.345,98
%1.44
BTC4.167.774,25
%1.34
İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkâri
Hatay
Iğdır
Isparta
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
Mehmet Saatçi
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Müslüm babamın dediği gibi “sevgisizliğine bir kalp verdim”…

Müslüm babamın dediği gibi “sevgisizliğine bir kalp verdim”…

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Müslüm babamın dediği gibi “sevgisizliğine bir kalp verdim”…

Sahile vurmuş bir sandal gibi uyandım bu sabaha, akşam nasıl bir fırtına çıkmışsa artık içimde !!
Az bi el atın, az kaldı kırklara karışmama!

İbrahim Hakkı Hazretleri’nin Şakir ve Zakir adında iki oğlu vardır. Hasankaleliler her ikisine de sonsuz saygı ve sevgi duyarlar. İbrahim Hakkı’nın küçük oğlu Zakir, yavaş yavaş itibarını kaybetmeye başlar. Son derece dindar olan Hasankale halkı Zakir’in her zaman meyhaneye gitmesine çok kızar olmuştur. Zakir gününün büyük bir kısmını meyhane köşelerinde geçirir. Şakir ise tıpkı babası gibi son derece dindardır. Bu sırada garip bir olay olur. İbrahim Hakkı Hazretleri, Zakir’in meyhane borcunu ödemek üzere meyhaneci ile görüşür. Meyhaneci, İbrahim Hakkı Hazretleri’ne der ki, “Zakir’in hiç bir şekilde bana borcu yoktur. Sebebine gelince, Zakir sabahtan gelir oturur, akşama kadar şarap içer. Ertesi günü gelince, onun şarap içtiği fıçıyı dolu bulurum.” Bu cevabı alan İbrahim Hakkı Hazretleri, Zakir’in artık bir ermiş olduğuna kanaat getirir.
Bir gün İbrahim Hakkı Hazretleri, oğullarını imtihan etmeye karar verir. Sabah namazından önce iki oğlunu da yanına alarak kaleye çıkar. Tan zamanı burcun önünden tam otuz dokuz tane güvercin geçtiğine ve bunlar kırklardan olan periler olduğuna inanılırmış. İbrahim Hakkı önce büyük oğlu Şakir’e dönerek, “Oğlum Şakir kendini burçtan aşağı at” der. Şakir korkar, babasının isteğini yerine getiremez. İbrahim Hakkı Hazretleri daha sonra küçük oğluna döner, aynı teklifi ona da yapar. Zakir, hiç gözünü kırpmadan babasının sözünü dinler ve kendisini kalenin burcundan aşağı atar.

Tam o esnada otuz dokuz güvercin peyda olur. Bu otuz dokuza bir de Zakir ilave olur ve kırk olurlar. Böylece Zakir kırklara karışmış olur. İbrahim Hakkı Hazretleri diğer oğlu Şakir’e dönerek şöyle söyler: “Harabat ehline hor bakma Şakir Defineye malik viraneler var.” O günden sonra kırklara karışmış olan Zakir’i kimseler göremez.

Kabil’in Habil’i öldürdüğü günden beri hiç dinmedi acılar. Çünkü insanların insanlar için koymuş olduğu bütün yasalar, tıpkı adaletsiz bir kalbur gibi taneyi eleyip samanı tutuyordu.

Dua edin olm; şayet burun deliklerimiz aşağıya doğru değil de, yukarıya doğru olsaydı yağmur her yağdığında içine su girer boğulurduk. Halimize bin şükür.

Evet gelelim günlük toplumsal meşaşıma; Sanırım ben yerin lav olduğu zamanla, hayali arkadaşları olan insanların şizofren sayıldığı zaman arasındaki geçiş dönemini kaçırdımdı. Baksanıza bildiğin şerefsizlerle mücadele vakfına döndük…

İnsan değişmeye saçlarından başlarmış. Düşünceler yoğunlaştıkça saçlar da beyazlar ve dökülürmüş. Siyah tele hasretliğimdendir sakal bırakışım. Doksanlı yıllar ile seksenli yıllar arasında kalma savaşı verirken Kumkapı Sahil apartmanının 4. katından aşşağı sarkmış hayallerim ile büyüdüm ben. Baba nasihatlerinin altını çizmediğimdendir zorluklara karşı duruş bozukluğum. Gardımı aldığım her savaşın mağlubu bendim aslında. Ve asla kaybettiklerimi kazananlarla değişmedim. İçimden konuşmaya başladığımı tuzluğu uzatmadıklarında anladım. Sessizliğin kabullenmek olduğunu halı desenleri ve parke kaplamaları öğretti bana. Süper güçlerimin olmadığını okulda değil babamdan yediğim tokatla anladım.

Oysa daha çok gençtim. Zaman geçer zaman hep geçer. Büyüdüğüm yıllar arasında kayboldum. Fosforlu kalemlerle anılarımı çizdiğimi sandığım renkler, karanlığı gördüğü anda silindiler. Diz yaralarım, aslında geçmişte benim de çocuk olduğumun son kanıtıdır…

Evet Pazar vaazı yerine size kıssadan hisse;

(Ha bu arada sözüm meclisten taa içeri kuzum…)

Sarhoşun biri bindiği otobüste bağırıyor;

-Hiieeeyyytt!
Öndekilerin hepsi boynuzlu.
Ortadakiler ibne. Arkadakiler de pezevenk…
İri yarı otobüs şoförü aniden frene basıp, yerinden kalkmasıyla birlikte, sarhoşu arka cama yapıştırır.

-Lan! şimdi bi daha söyle bakayim kim? kimmiş? Boynuzlu kimmiş? İbne kimmiş? Pezevenk kimmiş?

Sarhoş cevap verir;

-Ne bilim ağabey öyle bi fren yaptın ki…! Hepsi birbirine karıştı…

Neyse çok şükür biz aynı otobüste değiliz, motosikletle geldik…

Unutmadan; Cesaret bulaşıcıdır…

10 kuruşluk pul ve imza…

Mehmet SAATÇİ

Müslüm babamın dediği gibi “sevgisizliğine bir kalp verdim”…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Girdap Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!