Bu Boşluğu Biraz İtemeyiz!
Sanki koskocaman bir reklam ajansının içerisin de yaşıyoruz, ardı arkası kesilmeyen kampanyalar, ürün tanıtımları, olağanüstü performans ile hazırlanmış tasarımlar ve paketleri…
Creative direktörlerin, metin yazarlarının, grafik tasarımcıların allayıp pulladığı sunumlar gibi ortalık.
Bakın bize her şeyi yeniden paketleyip, yeni bir ürün gibi sunabilirsiniz ama,
ne Mehmetçiği, ne Türk Ordusunu, ne Türk polisini ve tüm birimlerini, ne de Türk Halkının kahramanlığını her bir menfur olayın ardından anlatmanıza gerek yok.
Çünkü, bizler zaten onların evlatları ve torunları ve torunlarının da torunlarıyız.
Olmayanlara anlatabilirsiniz elbette, lakin bir olayı bastırmak, sıkıntıyı bertaraf etmek, kısacası algı oluşturmak “ver coşkuyu” canlandırması yapmak için değil.
Ve burası da Koskoca Türkiye Cumhuriyeti, reklam ajansı değil…
TUSAŞ’ ın kapısından içeriye arabanın bagajın da ceset ile girebilen, hatta girebileceğini büyük ihtimal önceden bilerek cesaret edip girmiş birileri var. Ardından olanları tekrar tekrar yazmaya gerek var mı?
Olayın olduğu anda içeriden kamera kayıtları deşifre ediliyor, ne konuşuyoruz biz?
Bugün Ülkenin can damarı, en önemli Savunma sanayisi deşifre ediliyor.
Mühendislerimizin şehit edildiği, bu itlerin kalbimizin içerisine kadar girdiği saldırı günü, 5 şehit, 22 yaralıya rağmen “ucuz atlattık” havası estiren, 14 + dakika ya ise anında müdehale diyen bir zihniyet ile, biz neyi savunacağız?
Bu devir de 14 dakika da neler neler yok edilebiliyor gerçeğini düşünürsek ya her şey için geç kalınmış olsaydı?
Aynı günün gecesi hemen ardından, bu rezil saldırının gerçekleştirildiği merkezde tasarlanıp yapılan, göklerde ki özgürlüğümüzün simgesi “KAAN” savaş uçağımızın adeta “yıkılmadık ayaktayız” dip notlu zamansız tanıtımını yayına koyabilecek miydiniz?
Böyle bir boşluk, ittire-kaktıra doldurulamaz, birilerinin özrü kabahatinden büyük dedirtir.
Daha sıkıntılı olan konu ise, teröristlerin bu güvenlik açıklarını bilerek geldikleri düşüncesi, çünkü bilmeseler normalde TUSAŞ konsepti bir merkeze mühimmat deposu gibi donanmış şekilde kim sırt çantasını, eline de makinalı tüfeğini alıp, bagajına da ceseti koyarak sadece 2 kişi gelip girebilir?
Önemli olan her seferin de kahramanlarımız var bizim demek mi,
yoksa o kahramanlara kendilerini feda etmekten başka çare bırakmadan, eksiklikleri menfur olaylar öncesi düşünebilmiş olmak mı?
Olay sonrası, çakarlı arabalar ile gelen parti başkanları, kendini ispat showları, olanı anlatamayan, yazılmışını okuyan, okuduğu da bir yerlere konulamayan zorlamalarla dolu birilerinin, birilerini ikna savaşı.
Adama demezler mi, hep olaylar olup bittikten sonra mı çakarlanacaksınız?
Neyse, biz olabilme ihtimali çok zor hatta imkansız olan böylesine boşlukların içini boş bırakıp, doldurmadan saf saf izlemeye devam edelim.
Unutmayın, sisteminizin alt yapısında “boşluk ve yaratanları” varsa,
dünyaca ünlü bir markayı isterse sadece birkaç tezgahtar yok edebilir…