Bunun Neresinden Tutalım Şimdi?

Siyasi partilerin ele geçirilmesine, hedefe kitlenmişlerin partilere çökme çabalarını izlemeye milletçe alıştık zaten.
Kendilerine Partilerin içerisinden bir kaç kişi bulup dedikodu toplayanlara gazeteci denildiğine falanda alıştık, hatta ekran ömrü ve öncesi hiç bir gazetecilik ekolüne oturtamayacağımız kadar alt yapısızların birden bire manşetlerin efendisi haline dönüşüvermesine, cinayet çözmeye kadar varan öz güvenlerine bile şok ola ola alıştık.
Peki bunlara bizi alıştıran kim? Tabii ki ekranlar, medya kanalları…
Gündem siyasetini, içeride dışarıda olanı biteni izlediğini ve gerçekleri öğrendiğini zanneden kitle aslında kim kimin adamı ise onun topluma vermek istediğini, çoğu zaman gerçekleri değil öne çıkararak parlatmaya karar verdiğini izliyor.
Son durum maalesef birçok kanalda bu…
Derler ki, medya büyük bir güçtür, horozu çekili her an ateşlemeye hazır bir tabancadır, pimi çekili bekleyen bir el bombasıdır.
Neden, nasıl oluşuyor bu fikirler?
Diyeceksiniz ki, medya olmasa yolsuzu, katili, vatan hainlerini, kim hırlı kim hırsızı nereden öğreneceğiz.
Fakat o eskidendi, olması gerekendi ama artık oluşmuş ve giderek çürüyen ortalık maalesef öyle değil.
Hırsız kiminin kanalına göre kahraman, yolsuz kiminin haberine göre masum, bir kanalın başarıdan başarıya koşuyor denilen kişisi bir bakmışsın bir saat sonra tutuklu ve dava görülmeden yani yargısız infaz ile peşin peşin onuru, geçmişi, geleceği bitiriliyor.
Güç ve gücü sağlayan paranın kime ait olduğundan başlayıp, hangi siyasi duruşta oluşuna ve neyi hedeflediğine doğru devam eden ve kimi aklayıp, kimi karalayacağına, ne zaman yapacağına karar vermesi ile sonuçlanan bir kokuşmuş sisteme baka baka medya diyoruz.
Bu son yılların moda olan tarzı sit-com haberciliği falan filanda değil, onu da anlayamamışlar sanırım çünkü haberde sit-com zeka ve ciddi alt yapı ister, komplekslerinden arınmış,
cehaletinden değil gerçekten emekle kazanılmış öz güvenli karakterler ister.
Herneyse, laf lafı açıyor gündeme dönecek olursak,
Habertürk genel yayın yönetmeni Mehmet Akif Ersoy’un başına gelenleri, neresinden tutalım anlamadık ki.
Karşı mahalleden iktidara yapılan ” Sadece CHP’lilerle uğraşılıyor, kendi içinizdekileri de temizleyin. ” Türünden baskıların Ersoy’un AKP’ye yakınlığından dolayı sonucu desek, ilk akla gelen son hava bükücü Haber Türk genel yayın yönetmenimeydi?
Yada bunca yolsuzluk, onca uyuşturucu baronu, sokaklar dolusu para ile seks yapan ve yaptıranın dolup taştığı bir zamanda, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın her günün sabahı yakaladığı yüzlerce gözaltına alınandan daha mı vahim bir durumdur Mehmet Akif Ersoy’un hayatı.
Bilemiyoruz…
Beklememiz gerekiyor lakin at izinin it izine karıştığı medya sektörü sayesinde üretiyoruz, beynimiz yanıyor, dedikodu çarklarında asılsız, belgesiz, sonuçsuz savruluyoruz. Hiç olmazsa haberi verin ama dava bitene kadar kimseye yorum yaptırmasanız, sormasanız, konuşturmasanız olmaz mı?
Olamıyor ve Haber Türk genel yayın yönetmeni Mehmet Akif Ersoy’un hayatı magazin olup ülke gündemine oturuyor.
Bize ne efendiler iddia ettiğiniz üzere doğru bile olsa Mehmet Akif gece kiminle düşüyor kalkıyor, ne içiyor ne yiyor. Ev ev dolaşıp her haneye bakılıyor mu?
Varsa ortada bir suç çıkartırsın işten, teslim edersin adalete verirsin cezasını, şehit haberleri bile 3 dakika sürerken bunca tantana neden?
Hiç beklenmedik bir kişinin hayatının bir günde üstelik belden aşağı vurularak yok edilebilirliği ister istemez insanı sarsıyor.
Belki de altından çok büyük bir iş çıkar, biz de bir çok yerde denildiği gibi Devlet’in bir bildiği varmış deriz zaten.
Fakat medya, ülke siyasetine yön vermek, birilerini yok edip, birilerini parlatmak gibi bir misyon yüklenirken gemi azıya alıp Devletçilik oynamaya soyunanların adresi haline geldiyse vah halimize…