KARTALKAYA…
Kartalın Kanadını Kimler Ne İçin Kırdı?
Bolu Koru Motel ile başlayan ve Kartalkaya ya uzanan bir yolculuktur bu.
Benim jenerasyonum da olanlar için, havada sisin adeta hiç eksik olmadığı eski Bolu Dağı yolunun zorlu ve efsanevi heybeti içerisinde Ankara ve İstanbul da yaşayanların yakından bildiği ve çok ailenin evi gibi hissederek hafta sonlarında doğanın tadını çıkarttığı yerdi Koru Motel.
1978 yılında çıkan bir yangın sonucu aniden yandı bitti kül oldu,bu yangın sonucu maddi manevi herkesin kalbinde bir burukluk oluşmuştu ama canların sağ oluşu en değerli teselli idi.
Yangının ardından Turing / Çelik Gülersoy Koru Moteli satın alarak onardı ve Ülke turizmine bir değer olarak yenilenmiş hali ile geri döndürdü.
Benim için o yaşlarda ” Mahzar amca” olan Orman Mühendisi Mahzar Murtezaoğlu doğaya aşık, hayallerinin peşinden azimle giden değerli bir doğa insanıydı ve yangının ardından en büyük projesine, Bolu dağlarında bir kayak merkezi kurmaya hedeflenmişti.
İşte Kartalkaya böyle doğdu ve kapılarını ilk Koru Motel müdavimi dostları ile açtı.
Murtezaoğlu ailesinin ikinci büyük trajedisidir Kartalkaya yangını.
Evet otel tadilata muhtaçtı, yıllar önce ilk yapıldığı halinden sonra belki uygunsuz yapılanma ilaveleri ile yetersiz, donanımsız bir hale evrilmişti lakin elli yıllık bir tecrübenin ardından mutfakta çıkacak bir yangının alevlerine 78 kişinin canı ile birlikte teslim olacağını hayal bile edemezdik.
Turizm sektöründe böylesine markalaşmış bir aile, Ülkenin en değerli kayak merkezlerinden biri olma sorumluluğunu yıllardır taşırken aklını mı yitirdi de oteli bu halde bıraktı?
Bir yangın merdiveni ilave etmek, sezon dışı zamanda iddia edilen hayati eksikleri gidermek bu kadar mı zordu?
Kimi medya mixerlerinin çaktırmadan ima ettiği gibi rant uğruna aile tarafından imha edilmek mi istendi? Sezonun ortasında içerisinde bunca insan varken mi ?
Hiç sanmıyorum…
Çünkü ortada neredeyse bırakın yansın yada bize dokunmasın da kül olsun kokusu veren detaylar çok fazla. Ve içeride ki insanların varlığına rağmen şahsi duygu ve açmazlar ön plana alınıp, can sağlığı ötelenmiş ise bu ya terör maksatlı bir sabotaj, ya da ruh hastalığı derecesinde insanlıktan çıkmış akılların tutulmasıdır.
İddia edildiğine göre mutfak veya tek bir noktadan çıkan bir alevin tüm oteli hiç durdurulamadan sarışı, yine iddia edildiğine göre hallederiz mantığı ile bir süre haber verilmemesi ve onca insanın çaresizlik içerisinde ölüme yürütülmesi hangi akla mantığa ve tecrübesizliğe sığar?
En yeteneksiz, en Avel insanın dahi yapısında bir yerde çıkan ateşi söndürme güdüsü vardır ki söz konusu olan bir kayak merkezi olduğundan profesyonel olmak zorundalığında ki bölgenin otel ve personelinden nasıl böyle bir hal umulur?
Yetkili kurumların sen yaptın, ben yapmadım ispatlarını, izin belgeleri karmaşasını, akıl karıştırmak için bulandırılan suları aşabilirsek belki de yangının tek bir noktadan değil de bir kaç yerden birden kasten başlatılma ihtimalini de düşünürüz.
Aynı gün içerisinde Ülke de iki ayrı kayak merkezin de bir şeyler oluyor, birin de patlama diğerinde yangın. Bu bir tesadüf mü yoksa Sivas kayak merkezinde ki patlama incelenip kesinlikle temize çıktımı duyan var mı?
Öte yandan Ülkenin en önemli Komando Tugay Komutanlıklarından biri olan Bolu Komando Tugayı Kartalkaya yangını çıkmaza girerken haberdar edildi mi? Edildiyse ne zaman edildi? Yangına ne şekilde ve ne zaman müdahil oldular bunlar neden söylenmiyor? Dağ komandolarının yanı başında çıkan böylesi bir olayda Belediyenin zor gelen İtfaiyesinin beklenmesi bile fazlasıyla tuhaf değil mi?
Ankara veya İstanbul dan bölgeye hava müdehalesi oldumu? olmadıysa neden olmadı ya da olamadı? Hava şartları denilsin, geç kalındı denilsin, helikopterlik iş değildi denilsin ama bir şey denilsin.
Yahu koskoca bir otel ve 78 insan yok olana kadar herkes sağır, herkes dilsiz, herkes uykuda mı kaldı?
Bunun gibi her trajedinin ardından ne sorular soruldu, ne akıllar tutuldu yıllardır ama inatla hiç birinden ne ders alındı ne de birbirine suç atılmaktan öte yol alındı.
Umut tükenmemesi gereken bir kavramdır ve umarım bu katliama sebep olanlar ahiret öncesi bu dünyada da belirlenebilir.
Çünkü ölüm hak, nerede nasıl olacağının illaki bir vesilesi var. Fakat ne ihmal, ne kasıt, ne de tüm bu yanlışlara sessiz kalmak HAK değildir…
Kim bilir belki de işin gerisinde bambaşka planlar varken ipin ucu kaçmış, çıkan sonuç hesaba katılmadığından amatörce bir beyinsizliğin daha kurbanı olmuşuzdur.