USD42,96
%0.06
EURO50,53
%0.12
BIST11.220,17
%0
Petrol61,25
%-0.16
GR. ALTIN6.036,39
%0.72
BTC3.807.094,02
%0.18
İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkâri
Hatay
Iğdır
Isparta
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
Selmin Pazvantoglu
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Kör Sağıra Çok Güzelsin Demiş…

Kör Sağıra Çok Güzelsin Demiş…

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kör Sağıra Çok Güzelsin Demiş…

Kör uydurmuş, sağır zaten duymamış.

Vaatler rüya gibi başlıyor ama riya ile sonuçlanıyor. Ya vadedenler  kör, ya da dinliyor, duyuyor ve destekliyor gibi yapanlar sağır.

Veya hedefe ulaşmak adına körler sağırlar birbirini ağırlıyor.

Nereden mi çıktı?

Al sana siyasetin hali.

Al sana sokak dolusu çocuk katil.

Al sana uyuşturucu çıkmazı.

Yıllar yıllar oldu, bilmem kaçıncı nesil yetişti fakat ortalık hala aynı konularla boğuşmakta. Sözler veriliyor tutulmuyor, Kanunlar çıkıyor uyan yok, aile dediğin çığrından çıkmış son jenerasyonunu yaşıyor, demokratik toplum, demokrat insan  ezberlerde kalmış içi bomboş.

Sorguluyorum zaman zaman, acaba insan denilen varlık için demokrasi sözde olması gereken, özde olması mümkün olmayan bir kavram mı?

İşte tam da burada “nefs” bilgisi devreye giriyor, çünkü çoğu yerde nefsine hakim olmanın sonucudur demokrasi, yapmak istediğini bir başkasının hakkını düşünerek frenleyebilmektir, insan özünde bu tekamüle erişemezse demokrasi sözde kalır, aynen günümüz ortamında olduğu gibi.

Ataist; Ölüm varsa ben yokum, ben varsam ölüm yok diyerek çıkıyor işin içerisinden, ama dindar hangi dine mensup olursa olsun ölümün bir sonraki hayata, ahirete geçiş, bitiş yerine sonsuz yaşama açılan bir kapı olduğuna inanıyor. Dolayısıyla, dünyada ki hal ve hareketlerini bir sonraki yaşama günaha girmeden taşıması gerektiğini, yalan söylemenin, kul hakkı yemenin, iftira atmanın, aç gözlülüğün, israfın, yolsuzluğun, zulmün asla geçerli olmadığı bir çizgide yürümesinin farz olduğunu biliyor.

Peki biliyor mu gerçekten? Biliyorsa bu ne hal böyle?

Bilenler var elbette olmaz mı ama bizim sıkıntımız da var.

Kimlerle sıkıntımız var?

Cahiller ve riyakarlar ile, cahili kullananlar, özellikle cahil bırakanlar, din, iman adı altında iş çevirenler ile.

Diğer bir yanda dindar olduğunu iddia etmeyen, öldüğünde herseyin biteceğine inandığı halde, dünyada hep kalacakmışcasına hırs ve kibir ile doymayanların cehaleti ile de sıkıntımız var.

Karın açlığı değil ona sözüm yok ama gözü açlık var, özenti var, kolaycılık var çünkü tembellik de var.

Cahil, cahil olduğundan cehaletinin farkında değil, bilmiyor ki cahil olduğunu, o zaten kendinin profesörü.

Tüm bunlar ile anlatmak istediğim, okul okuyup okumamak, diplomaları sırayla duvara çivilemekle ilgili bir cehalet değil, dipten gelen ruh cahilliği, hazımsızlığın dışa vurmuş, karekterini satılığa çıkartmışlığın cahilliği. Olanla yetinmeyi bilmeyen, başkasında olana göz dikenin arsızlığı bahsettiğim.

Ve, eğer bir toplumun idari kadrolarında, siyasi partilerinde, özellikle alt kadrolarda, medyada, okullarda, cemaatlerde, derneklerde, sivil toplum kuruluşlarında, cahil ve riyakarlar varsa, satılık ve nankörler doyumsuzluk içerisinde topluma hizmet etmek için var olduğu yalanına kendi bile inandıysa vah o toplumun da başındakilerinde haline…

Sorunu sadece İktidarlarda arayanlar, Gökten kurbağa yağsa sebebi Erdoğan diyenler, bugün Devlet Bahçeli’ye, Kılıçdaroğlu’na sövenler dün Erbakan’a, Ecevit’e sövenler size kim olsa ne yapabilirdi ki?

Yıllarca yapamadı da zaten ve o yüzden çoluk çocuk uyuşturucu çetelerinin ağında, pkk turizmde, medyada, fetöcüler okullarda, hakimlikte hekimlikte cirit attılar.

Yirmibeş yılın bilançosunu eleştiriyoruz da altmış yıl önce ne durumdaydık, başımız göğe ermiştide Marshall yardımını neden aldık?

Öyle bir cehaletin içerisindeyiz ki bu soruyu bırak düşünmek gerçekle yüzleşmek, duymaya dahi tahammülümüz  yok. Zaten çoğumuzunda manşet haricinde bir şey okuduğu yok.

Bu ülkede, siyasete girmenin, millete vekil olmanın, bakan, başkan, eğitimci olmanın kıstasları düzenlenmediği sürece ve bu kıstasları koyacak olanlarında Devlet geleneğinden haberdar olanlardan oluşmadığı sürece toplumun, körlerden ve sağırlardan kurtulması, önüne gelenin vadettiği rüyaların riyaya dönüşmemesi pek mümkün değil diye düşünüyorum.

Değil Cumhur İttifakı, habire mektup yazıp mail attığınız Cumhuriyetin kurucusu merhum Atatürk bile, bilemiyorum mektuplara cevap geliyor mu ama, bu devirde kendisi gelse kim bilir neler yaşardı. Şimdi bazı ezberciler diyecek ki o olsaydı böyle olmazdık. Ama maalesef var olduğu dönemde de toplumun içerisine karışmış olan atalarınız da kendisine aynı minval şeyleri yaşatmıştı.

Selmin PAZVANTOĞLU

 

 

Kör Sağıra Çok Güzelsin Demiş…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Girdap Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!