Yitip giden gazetecilik,

Medya, ekranlar, programlara katılan yorumcular, moderatörler ve SAHNE…
Gündem hep yoğun, bir haber alıyorsun tam anlamaya çalışırken bakıyorsun haber dakikalar içerisinde eskimiş yerini başka bir haber almış yada öyle bir yere evrilmiş ki konuda roller değişmiş.
Neler oluyor diye ekranları dolaşmaya başlıyorsun ve işte o an aklını devşirmeye başlayıp beyninin yandığı an oluyor.
Bir kanalı tıklıyorsun bakıyorsun program sunucusu bir kadın kahkahalarla kendi esprisine kendi gülüyor, orta ekranda Gazze’de insanlık dramı çekimleri, konuşulan konu ise program katılımcılarından birisinin mesela ayakkabısı.
Başka kanala geçiyorsun askeri hiç bir branş ile alakası olmayan eski bir Bakan, stüdyodaki diğer bir katılımcı Tüm Generale, Albaya rağmen eline değneği almış çıkmış tahtada Ortadoğu da savaş stratejisi anlatıyor.
Diğer bir kanala daha geçiyorsun, anket araştırmacısı günün cinayetini çözme çabalarında.
Her kanalın gediklileri var, aylar geçiyor konuşmacılar aynı ama bir bakıyorsun dün gece ki maliyeci bu gece doktor, sahada hiç görülmemiş, sadece bir siyasi parti gazetecisi ise neredeyse askeri pilot.
Bu arada cıyak cıyak ortalığı şenlik havasına sokan kadın moderatörlerden bitmek tükenmek bilmeyen ortaya karışık magazinsel sorular, sözde şakalar ve civelek yorumlar ” bırakta adam,kadın konuşsun” dedirten cinsinden.
Hatta zaman zaman öyle ki, programın katılımcısına ister eski Bakan olsun, ister yıllarını cephelerde geçirmiş Albay ” Hocam sen çok uzun konuşuyorsun, kısa kes ” yada ” Ama hocaaaam küsme bana hahahha” diyen bile var.
Bu millete yıllarını vermiş sayısız cinayetleri çözmüşlerin lafı ağzına tıkıp susturanı, bir eski diplomatın karşısına falcı çıkartıp fotoğraftan mimik analizi yaptırtanıda var.
Tüm bu karmaşa içerisinde ” Ne, nerede, ne zaman, nasıl, niçin, kim ” sorularına ulaşmak ise asla mümkün değil…
Ve gecelerden bir gece tam da böyle bir ortama bir konuk çağırılıyor, konu deprem konuk ise onlarca kitap yazmış ve her dediği doğru çıkmış Uluslararası bir bilim insanı, Şener Üşümezsoy.
Anlatıyor olmuyor, soruya cevap veriyor olmuyor, ne duymak istiyorsunuz onu mu söyleyeyim olanın doğrusunu anlatıyorum ben diyor yine olmuyor. Dakikalarca avaz avaz üste çıkma formatı seslerinin ortasında ne Üşümezsoy lafını tamamlayabiliyor ne de izleyici moderatörün müdehaleleri dışında bir şey anlayabiliyor. Derken içeriden yazılmış sorular geliyor ekrana ve bunları cevapla deniliyor Şener hocaya, hoca ben inşaatçı değilim bana bu soruları sormayın cevap alanımda değil, ben fayları anlatırım haritayı izah ederim diyor, lakin anlamamazlığa gelinip ısrar devam edince artık sipariş karşılığı konuşmayacağı belli bir şahsiyet olan Şener Üşümezsoy da isyan ediyor.
Gerisi malum izlemeyenler videoları bulabilir.
Özetle, ekranlarda çok nadir görülebilecek şekilde, kimsenin yandaşı, fonlanmışı, emir eri, önüne konulanı okuyanı, ortada kuyu var yandan geçeyim demeyeni olan bir kişi öylece çıkıp herkese tek tek dürüst ve mert bir şekilde gerçekleri haykırıyor ve ekranları başında milyonlarca insanın her gece haykırmak istediklerine adeta tercüman oluyor.
Eğri zamanda doğru olabilmek adına…
Ne değişir?
Hiç bir şey ama yanlış anlaşılmasın her şeye rağmen gazeteciliğe olan ciddiyetini, saygısını koruyanlar, daha doğrusu koruyabilenler de hala varlar.
Selmin PAZVANTOĞLU