İstanbul’un Fatih ilçesinde yer alan ve 1585 yılında Sultan 3. Murat’ın Darüssaade Ağası Mehmed Ağa tarafından inşa ettirilen Mehmed Ağa Camii, tarihi dokusunu koruma adına ciddi bir tehdit altındadır. Mimar Davud Ağa tarafından yapılan bu önemli eser, restorasyon adı altında gerçekleştirilen uygunsuz müdahalelerle büyük bir tehlikeyle karşı karşıya. Özellikle camiye takılan plastik PVC pencereler, estetik ve mimari bütünlüğünü bozmasıyla dikkat çekmekte ve bu durum, toplumsal tepkilere yol açmaktadır.
Arkeolog Ömer Faruk Yavaşçay, bu tür müdahalelerin tarihi eserler üzerindeki olumsuz etkilerini vurgulayarak, “PVC pencereler caminin orijinal yapısını bozuyor. Daha ucuz olduğu için tercih ediliyor ama bu, tarihi eserlere büyük zarar veriyor” şeklinde açıklamalarda bulundu. Yavaşçay’ın belirttiği diğer bir sorun ise, cami çevresindeki sadaka taşlarının betona gömülmesi ve tarihi hamamın harabe durumudur. Bu tür uygulamalar, tarihsel mirasın korunması adına atılması gereken önemli adımların göz ardı edildiğini göstermektedir.
TARİH YOK OLUYOR
Mehmed Ağa Külliyesi’nin içerisinde yer alan hamam, yaklaşık bir yıl önce kapatılmış ve kötü bir durumda bırakılmıştır. Hamamın dış cephesine ve yapı kenarlarına ilgisiz eklemeler yapıldığı gözlemlenirken, külliyenin içindeki çeşmelerin de beton ile kaplandığı ve üzerine yazılar yazıldığı saptanmıştır. Bu tür uygunsuz restorasyon uygulamaları, tarihi ve kültürel değerlerin yok olmasına yol açmakta ve bu da toplum olarak sahip olduğumuz mirası göz ardı ettiğimizin bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
“SADAKA TAŞLARI KAYBOLUYOR”
Cami çevresindeki tarihi sadaka taşlarının beton içine gömülerek yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ifade eden Ömer Faruk Yavaşçay, “Bu taşların yüzeye çıkarılıp koruma altına alınması gerekiyor. Aksi halde tarihi bir miras daha kaybolacak” şeklinde uyarılarda bulundu. Tarihsel öneme sahip bu taşların korunması, geçmişle bağ kurmamız açısından son derece önemlidir. Kültürel miraslarımızı kaybetmemek adına daha duyarlı ve bilinçli adımlar atılması gerektiği aşikardır.
Sonuç olarak, Mehmed Ağa Camii ve çevresindeki tarihi yapılar, zamanla birlikte dikkatli bir bakış açısına ve titiz bir restorasyon sürecine ihtiyaç duymaktadır. Bu dokuya ve anlamına zarar veren her müdahale, toplum olarak tarihi ve kültürel mirasımıza büyük bir darbe vuracaktır. Bu bağlamda, yetkililerin soruna duyarlı bir yaklaşım sergilemesi ve gerekli önlemleri acilen alması gerekmektedir. Bu tarihi eserlerin gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde aktarılması için, tarihi değerlerin korunması zorunludur.