Fenomen Mükremin Gezgin, sosyal medya hesapları üzerinden erkek çocuklarına “Ben kadınım değil mi?” şeklinde sorgulayıcı bir ifade ile video paylaşarak dikkat çekti. Bu paylaşımlar, özellikle birçok takipçi tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı. Görüntülerde, çocuklarla yapılan bu tür sorgulamalar, toplumsal normlara ve etik değerlere aykırı olarak değerlendirildi.
Olayın gelişmesi üzerine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı duruma müdahil oldu ve Gezgin hakkında ‘Hayasızca hareketler’ ve ‘Müstehcenlik’ suçlamalarıyla suç duyurusunda bulundu. Bakanlık, çocukların korunması amacıyla bu tür davranışların cezasız kalmaması gerektiğinin altını çizdi.
Devam eden süreçte, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı olayla ilgili olarak bir soruşturma başlattı. Bu kapsamda, Mükremin Gezgin’in Ankara’da gözaltına alındığı bildirildi. Gözaltı sürecinin ardından Gezgin, sorgusunun tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edildi. Adliyede gerçekleştirilen işlemler neticesinde Mükremin Gezgin hakkında ‘Müstehcenlik’ suçlaması ile ev hapsi cezası verildi. Bu karar, duruma müdahale eden makamların ciddiyetini ve olayın ciddiyetini ortaya koydu.
Mükremin Gezgin’in bu hareketleri, sosyal medyada geniş bir yankı uyandırdı. Toplumun farklı kesimleri, yaşananlara farklı bakış açılarıyla tepki gösterdi. Bazı kullanıcılar, çocukların bu tip sorularla muhatap edilmesinin son derece rahatsız edici olduğunu belirtti. Dolayısıyla, sosyal medya platformlarında bu konu üzerinde tartışmalar yoğun bir şekilde sürdü. Mükremin Gezgin’in yaptığı paylaşım, sosyal medya kurallarını ihlal etmesi ve toplumsal değerlere aykırı bir tutum sergilemesi bakımından geniş bir eleştiri okyanusuna sebep oldu.
Bu süreç, sadece Mükremin Gezgin’in değil, benzer içerik üreten diğer sosyal medya fenomenleri için de bir uyarı niteliği taşımaktadır. Zira, çocukların istismarı ile ilgili duyarlılığın yükseldiği bu dönemde, toplumsal katmanlar ayrıca bu tür davranışları şiddetle kınamakta ve ceza mekanizmalarının işleyişini beklemektedir. Ailelerin de çocuklarına karşı daha dikkatli olmaları gerektiği konusundaki farkındalık artmakta ve bu bağlamda devletin ve ilgili kurumların rolü daha fazla önem kazanmaktadır.
Sonuç olarak, Mükremin Gezgin’in olayında olduğu gibi çocukların korunması ve güvenliğinin sağlanması, hem hukuk sisteminin hem de sosyal medya mecralarının sorumluluğundadır. Bu tür davranışların ilgili mevzuatlar çerçevesinde cezalandırılması, gelecekte benzer durumların yaşanmaması için kritik bir aşama olarak öne çıkmaktadır. Hem ailesel hem de toplumsal düzeyde oluşturulacak bilincin artırılması, bu tür üzücü olayların önünü almak için gereklidir.