Teknik Direktör Bülent Korkmaz’ın ekibinde 7 yıl görev aldıktan sonra Trabzonspor’da Abdullah Avcı ile birlikte çalışan Mustafa Sarp, kariyerine teknik direktör olarak devam etme kararı aldı.
Mustafa Sarp, teknik direktörlük üzerine yaptığı çalışmalara dair İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine bilgi verdi.
“KIZARAK BIRAKTIM”
Futbol kariyerini 33 yaşında sonlandırdığını ifade eden Sarp, bu süreçte yaşadıklarını şöyle anlattı:
Kızgın bir şekilde futbolu bıraktım ve kendime “Bir daha halı sahadan bile geçmeyeceğim” dedim; ama yalnızca 2.5 ay sonra Bülent Korkmaz ile Mersin İdman Yurdu’nda yardımcı antrenörlük yapmaya başladım. Korkmaz ile 7 yıl çalıştıktan sonra kendi yolumu çizme kararı aldım. Hemen ardından Egemen Korkmaz’ın referansıyla Abdullah hocadan bir teklif aldım. Bu, kariyerim için çok değerli bir fırsattı. 8 aylık Trabzonspor tecrübemin ardından, kendi yöntemlerimi uygulamak için orada da ayrıldım.
“İNŞALLAH BEN DE ONLARDAN BİRİ OLACAĞIM”
Abdullah Avcı ile geçirdiği süreyi değerlendiren Sarp, şu ifadeleri kullandı:
Abdullah hocanın yardımcılarının kariyerinde gösterdikleri gelişim, Türk futbolu için dikkate değer. Onun çalışkanlığı, ekip arkadaşlarına yer vermesi ve onların gelişimini desteklemesi oldukça önemli. Abdullah hoca, “Gelişiminizde ben size belirli bir görev vermezsem nasıl ilerleme kaydedersiniz?” diyordu. Bu süre, finansal bir değer yükleme ile ölçülemeyecek bir deneyim oldu. Bülent Korkmaz gibi bir teknik adamla da ciddi bir tecrübe elde ettim. Abdullah hocanın ekibi, Okan Buruk, Tayfun Korkut, Orhan Ak, Egemen Korkmaz ve Recep Uçar gibi isimlerle önemli bir başarı yakaladı ve benim için bu bir referans oldu. Umuyorum ki ben de onlardan biri olacağım.
“ÖZEL BİR CAMİA TRABZONSPOR”
Futbolculuk ile teknik direktörlük arasında ciddi farklılıklar olduğunun altını çizen Sarp, şöyle konuştu:
Futbolcu olduğum dönemde, teknik direktörlerin “Buraya gelmeden buranın ne olduğunu anlayamazsınız” şeklindeki ifadelerine karşı gelirdim. Şimdi tüm bunlar için kendilerinden özür diliyorum, iki mesleğin de ne denli farklı olduğunu tecrübe ettim. Anadolu’da oynadım; büyük kulüpler Türk futbolunun lokomotifini oluşturuyor. Galatasaray’da oynadım ve Fenerbahçe ile Beşiktaş’tan arkadaşlarım oldu. Her kulübün farklı bir zorluğu var. Trabzonspor ise, her bireyin kararlı bir şekilde bağlı olduğu özel bir camia. Buradaki aşırı sevginin beraberinde bazı zorluklar ve baskılar da var. Abdullah hoca ile birlikte çalıştayım yanı sıra, Trabzonspor’un bu zorluklar yüksek baskısında sakin kalarak doğru kararlar alabilmek oldukça farklı tecrübeler kazandırdı. Trabzonspor, gerçekten eşsiz ve büyük bir camia.
“BUNLAR SKORLA DOĞRU ORANTILI”
Yeni nesil teknik direktörler hakkında değerlendirme yapan Mustafa Sarp, şunları söyledi:
Genç teknik direktörler olarak birçok şeyi eş zamanlı gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Gelişime açık bir jenerasyonuz. Önceki teknik adamlardan önemli dersler aldık ama günümüzde işlerin yapılış şekli oldukça farklı. Teknoloji ve bilim futbolun içine girdi. Ülkemizdeki futbolun bazı sorunları devam ediyor. Skor her şeyin önünde. Yönetimsel sıkıntılar ve mali problemler bu bağlamda kriterlerimizi etkiliyor. Kendime olan tek bir garantim var; karakterimi yansıtacağım. Dışarıdan birisi, benim takımımı izlediğinde “Bu, Mustafa Sarp’ın takımı” dedirtebileceğim bir yapı oluşturmak istiyorum. Ülkemizde geçerli olan temaslı oyun ve kazanmak için elinden geleni yapan bir takım oluşturmak en büyük hayalim. 4-1-4-1 sistemini mevcut dönemde en mantıklı bulduğumuz yapı olarak görüyoruz. Ayrıca, formasyonlar ve taktikler üzerine sürekli çalışıyoruz. Jenerasyon değişiyor ve gelişime kapalı olan gündemlerin sona erdiği bir dönemdesiniz. Futbol çok ilerliyor. Yeni nesil teknik direktörlerin özellikle iletişim becerilerini geliştirmesi gerekecektir.
“DAHA FAZLA TAKDİR GÖRMEYE BAŞLADI”
Arda Turan’ın Atletico Madrid döneminde Diego Simeone’yi örnek aldığını belirten Sarp, şu değerlendirmeyi yaptı:
Pep Guardiola, Jurgen Klopp, Mikel Arteta, Marcelo Bielsa ve Julian Nagelsmann gibi çözüm odaklı çalışan teknik adamlar daha fazla takdir görüyor.
“YOĞUN MAÇ İZLEME, ANALİZ VE OYUNCU TAKİBİ YAPIYORUM”
Teknik direktörlük gelişimine dair yaptığı çalışmalara ilişkin bilgi veren Sarp, şöyle konuştu:
Her şey normal seyrinde ilerlemiyor. Normal olmayan durumlara dahil olmuyorum. Yoğun bir şekilde maç izliyor, analizler yapıyor ve oyuncu takip ediyorum. Futbol dünyası, yüzeyde büyük gibi görünse de aslında küçük bir camia. Sorunlar hakkında dostlarımızla istişareler yapıyoruz. Türk futboluna uzun süre hizmet etmiş iki teknik adam ile çalışmanın tecrübelerini yaşadım. Bülent Korkmaz, Türk futbol tarihinin önemli isimlerinden, Abdullah hoca ise çok başarılı bir teknik direktör. Her iki isim de her yaşanan hadisede “Bu da bizim için bir tecrübe oldu” derlerdi. Trabzonspor’daki 8 ay içerisinde eksikliklerimi görüp bunları gidermek için çalıştım.
“AVRUPA İLE ÇOK UÇURUMLAR VAR”
Mustafa Sarp, Türk futbolunun temel sorunlarına dair düşüncelerini paylaşarak sözlerine devam etti:
Avrupa ile aramızda ciddi uçurumlar var. Bu açığı kapatmak kolay değil, bunun için çalışmak gerekiyor. Hataları tespit edip düzeltmek için bir bedel ödememiz şart. Bugün, dünyanın en değerli futbol ailesine sahip olan İngiliz futbolunun büyük bir marka değeri var ve bu durum geçmişteki önemli kararlarla başladı. Bizim de benzer şekilde bir bedel ödeyerek aradaki açığı kapatmamız, daha gerçekçi bir hedef olmalı.
“LEROY SANE TRANSFERİ ANLAMSIZ KALABİLİR”
Galatasaray’ın son dönem başarılarına yönelik değerlendirmelerini de paylaşan Sarp, şu ifadeleri kullandı:
Üç yıl önceki düzgün transfer çalışmaları, doğru oyuncu profilleri ve ihtiyaçlara yönelik transferlerle Galatasaray, güçlü bir kadro oluşturdu. Leroy Sane transferi önemli bir katkı sağladı. Ancak Osimhen ve Icardi ile ilgili soru işaretleri mevcut. Muslera ve Mertens’in gidişi, mevcut omurganın büyük bir kısmını kaybetmesi anlamına geliyor. Eğer bu omurgayı düzgün kuramazlarsa Sane transferi de anlamsız hale gelebilir.
“İSTEMEZDİM ÇÜNKÜ HİÇ ŞANSIM YOK”
Son dönemdeki Galatasaray kadrosunda oynamak isteyip istemeyeceği sorusuna Mustafa Sarp’ın yanıtı ise şu şekilde oldu:
İstemezdim çünkü şansım yoktu. O dönemde iki yıl oynamışlığım var. Her dönemin kendine özgü bir oyuncu profili ve havası var. Mevcut kadroya Galatasaray tarihinin en iyi kadrosu deniyor; ancak ben böyle düşünmüyorum. 2000’lerin kadrosu, Türk futbolunun altın jenerasyonu olarak kabul edilmeli. Galatasaray, her geçen gün kendisini revize eden ve geliştiren bir yapı devam ettiriyor.