Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde yaşanan trajik bir olayda, Narin Güran adlı genç kız kaybolduktan 19 gün sonra bir dere yatağında cansız bedeni bulunmuştu. Bu olay, yerel ve ulusal medyada geniş yankı uyandırdı. Narin’in ölümüne ilişkin açılan davada, 6’sı tutuklu toplam 15 sanık, ‘Suçluyu kayırma’ suçundan yargılanmaya devam ediyor. Davanın duruşması, 17’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde gerçekleştirildi ve tam 9 saat sürdü.
Duruşmanın başlama saatinden itibaren, mahkeme salonu oldukça yoğun ve gergin bir atmosfere tanıklık etti. Duruşma esnasında, sanıkların yanı sıra, sanık avukatları da savunmalarını gerçekleştirdi. Bu süreçte, her bir sanığın kendisine yöneltilen suçlamalara yönelik cevapsız kalmadığı gözlemlendi. Sanıklar, kendilerini savunmaya çalışırken, avukatları da hukuki argümanlar sunarak müvekkillerinin masumiyetini savunmaya gayret gösterdiler.
Mahkeme Başkanı, duruşma sürecini ve sunulan delilleri dikkate alarak duruşmaya ilişkin kararlarını açıkladı. Tutuklu sanıkların mevcut durumlarının devamına karar verilmesinin yanı sıra, duruşmanın bir sonraki tarihi olarak 25 Nisan belirlendi. Bu karar, davanın seyrinde önemli bir adım olarak değerlendirildi.
Olayın toplumda yarattığı infial göz önünde bulundurulduğunda, Narin Güran’ın ölümü, sadece dosyada yer alan sanıklar için değil, aynı zamanda toplum genelinde adalet arayışı ve kadına yönelik şiddet konularını da yeniden gündeme getirdi. Narin’in ölümü, benzer birçok kadın cinayetinin üzerine gelmesi açısından bir sembol haline geldi. Türkiye’nin dört bir yanında kadınlar, bu tür olaylara karşı farkındalık yaratmak ve adalet sağlamak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenlemekte.
Bu duruşma, yalnızca Narin Güran’ın davası değil, aynı zamanda kadına yönelik şiddetin sonuçlarına karşı durmanın bir vesilesi olarak da algılandı. Toplumun her kesiminden pek çok kişi, duruşmanın her aşamasında adaletin yerini bulması için dua ederken, bir yandan da olayın aydınlatılmasını beklediklerini ifade ettiler. Bu bağlamda, Narin Güran’ın ve benzer olayların unutulmadığını göstermek amacıyla toplumsal bir dayanışma ve farkındalık seferberliği de oluşmuş durumda.
Tüm bu gelişmeler ışığında, Narin Güran cinayetiyle ilgili davanın önemi, sadece adaletin sağlanması değil, aynı zamanda söz konusu olayın daha geniş bir toplumsal sorun olan kadına yönelik şiddet konusundaki farkındalığı artırması açısından da büyük bir fırsat sunmaktadır. Duruşmanın ertelemesi ve sanıkların tutukluluk halleri, davanın niteliği gereği dikkatle takip edilmesi gereken bir süreç yaratmaktadır. Umut edilir ki, bu süreç sonunda adalet yerini bulacak ve Narin Güran gibi daha pek çok kadının sesi duyulacaktır.