USD39,29
%0.02
EURO44,90
%-0.13
BIST9.486,56
%0.12
Petrol65,02
%-0.49
GR. ALTIN4.243,09
%0.15
BTC4.099.986,01
%-0.78
İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkâri
Hatay
Iğdır
Isparta
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
  1. Haberler
  2. Gündem
  3. Nâzım Hikmet: Sonsuzluğa Uğurlanışı ve Anısı

Nâzım Hikmet: Sonsuzluğa Uğurlanışı ve Anısı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala


3 Haziran, Nâzım Hikmet‘in ebediyete uğurlandığı tarihti. Bu günde herkes, onu kendi tarzında anma fırsatı buldu. Örneğin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, onu hapse düştüğü sırada yazdığı “Karıma Mektup” şiiriyle yâd etti.

Bu mektup, “Bir tanem!/ Son mektubunda: ‘Başım sızlıyor yüreğim sersem!’ diyorsun/ ‘Seni asarlarsa seni kaybedersem,’ diyorsun, ‘yaşayamam!’ // Yaşarsın, karıcığım,/ kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgarda;/ yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı,/ en fazla bir yıl sürer yirminci asırlarda ölüm acısı” şeklinde başlıyor. Ünlü şiir ise “Ve unutma ki/ daima iyi şeyler düşünmeli bir mahpusun karısı” ifadesiyle sona eriyor.

Anında yüz binlerce kişi bu anmayı takip etti ve on binler o şiiri sosyal medya üzerinde paylaştı.

Görüldüğü üzere, Nâzım Hikmet’e karşı uygulanan tüm yasaklar, baskılar ve sansürler, yıllarca hapis hayatı, idam tehdidi, kendisinin ve eserlerinin yok edilme çabaları, sürgün sırasında peşine takılan takipçileri, dinmeyen düşmanlık ve vatansızlıkla yaşadığı acılar, asla etkili olmadı. Bu kırılma noktaları, onun mirasını daha da büyüttü.

Bu ulus var oldukça, her şey boşunaydı. Nâzım Hikmet’in büyüklüğü, ona karşı olan zulmü daha da derinleştirdi. Şair, bugüne örnek olmalı. ŞAİR YAŞIYOR! ESERİ DE YAŞIYOR! Kendisi de, kızıla saçlı bacısı Piraye‘ye yazdığı mektubunda ifade etmiştir:

“Ben kendimin, her namuslu insan gibi yurtsever ve halkını sever olduğunu bildikten, bu hususta vicdanım rahatken… birkaç münferit yalan kusmuşlar umurumda değil. 20 sene sonra, 50 sene sonra, (ben ekleyeyim, hatta 100-200 yıl sonra) birçoğunun adını bile unutacak Türk milleti… Halbuki bu millet var oldukça, yeryüzünde Türkçem konuşuldukça, ben bu dilin ve bu halkın en namuslu şiirlerini yazmış insan olarak yaşayacağım. Sen üzülme.”

Söylediği gibi oldu. Türk ulusu yaşadıkça ve Türkçemiz konuşuldukça bu durum devam edecek!

Ülkede riyakârlığın, yalanın ve cehaletin bu denli yaygın olduğu bir dönemde, ayrımcılık, sömürü, savaş ve şiddet arayışında olanlar, kendileri gibi düşünmeyenlere “vatan haini” damgası vursalar da, Nâzım Hikmet’in bazı dizelerine sığınıyorlar.

NÂZIM’IN BÜTÜNLÜĞÜ

Bilerek ya da bilmeyerek Nâzım Hikmet’i karalamaya çalışanlara seslenmek istiyorum: Yeter! Onun adını pis ağızlarınıza almayın! Çünkü…

Nâzım Hikmet, bir bütündür. Yaratıcılığı, şairliği, komünistliği, haksızlığa, sömürüye, şiddete karşı direnişi; cesareti, aşkları, vatanseverliği, evrenselliği ve çağdaşlığıyla bir bütündür.

Ulusal kimliğine bağlı ve yurtsever şair ile yaşamını evrensel değerlere ve uluslararası ideallere adayan birey bir bütündür.

Dönemin tarihsel koşullarına itaat etmeyen, idealleri uğruna asla ödün vermeyen bir şair var karşımızda.

Nâzım Hikmet komünist bir düşünce yapısına sahiptir; Marksist ve Leninist’tir. Sömürüden, baskıdan uzak, adil ve özgür bir dünya hayaliyle tutuşur. Hepimizi de bu ateşte yakar.

Onu bu bütünlükle anlayamayanlar artık çekilmelidirler!

N.H. KÜLTÜR VE SANAT VAKFI

Dün gazetemiz Cumhuriyet’te, şairin adını taşıyan vakfımızın kuruluşuna ilişkin detaylar Kıymet Coşkun ve Öznur Oğraş tarafından aktarılmıştı. Bu bilgileri tekrar etmeyeceğim. Şairin kız kardeşi Samiye Yaltırım‘ın isteği ve dostlarımızın katkısıyla 1991’de vakfımızı kurduk. O günden bu yana, dostlarımla birlikte birer nefer olarak çalışmaya devam ediyoruz. 2002 yılından beri vakfımızın başkanlığını Rutkay Aziz yürütmekte. Aramızda olmayan Tarık Akan, Genco Erkal, Aydın Aybay ve daha birçok değerli arkadaşımızın destekleri daima hatırlanacaktır.

Vakfımızın amacı, Nâzım’ın eserlerini hem ulusal hem de uluslararası alanda araştırmak, yaymak ve tanıtmanın ötesine geçerek kültürel, sanatsal ve bilimsel çalışmalara zemin oluşturmaktır.

Şişli’deki N.H. Kültür ve Sanat Merkezi, Nâzım’ın müze evi, burada kurmuş olduğumuz büyük kütüphane, yayınlar, sergiler, konserler, tiyatro gösterileri, paneller ve sempozyumlarla, her ay düzenlediğimiz “Nâzım’ı Anlamak ve Anlatmak” konferansları ile burs verme faaliyetlerimizle çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Takipçilerimizin büyük bir bölümünün gençlerden oluşması ise bize ayrı bir mutluluk vermekte.

İyi ki varsın Nâzım Hikmet.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Nâzım Hikmet: Sonsuzluğa Uğurlanışı ve Anısı
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Girdap Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!