Ekonomik alanda uygulanan sıkı politikalar, olumlu sonuçlar doğurmaya devam ediyor…
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), “Belirsizlikle mücadele, büyümeyi canlandırma” teması altında Ekonomik Görünüm Raporu’nu yayımladı.
RAPOR YAYIMLANDI
Son aylarda ekonomi ve ticaret politikalarına dair belirsizliklerin belirgin bir şekilde arttığına dikkat çeken rapor, iş dünyası ve tüketici güveni üzerinde olumsuz etkiler yarattığını kaydetti. Ayrıca, bu durumun ticaret ve yatırımlar üzerinde baskı oluşturduğu bildirildi.
AŞAĞI YÖNLÜ REVİZYON
OECD, küresel ekonomiye yönelik büyüme tahminlerini aşağı yönlü olarak revize etti. Kurum, küresel ekonomide geçen yıl kaydedilen yüzde 3,3 büyümenin ardından bu yıl ve 2026’da büyümenin yüzde 2,9 seviyesinde olacağı tahmininde bulundu.
2019 yılındaki raporda, küresel ekonominin bu yıl yüzde 3,1 ve 2026’da ise yüzde 3 büyüyeceği öngörülmüştü.
AMERİKA KITA’SINA ÖNEM VERİLDİ
Ekonomideki yavaşlamanın, özellikle ABD, Kanada ve Meksika’da yoğunlaşması bekleniyor. Bunun yanı sıra, Çin ve diğer ülkelerde de sınırlı bir zayıflama yaşanacağı düşünülüyor.
ABD ekonomisinin 2022’de yüzde 2,8 oranında büyüdüğü, bu yıl yüzde 1,6 ve 2026’da ise yüzde 1,5 büyüme bekleniyor. OECD, önceki tahminleri doğrultusunda ABD ekonomisinin bu yıl yüzde 2,2 ve 2026’da yüzde 1,6 büyüyeceğini öngörmüştü.
Avro Bölgesi’nde ise büyümenin, 2024 yılı itibarıyla yüzde 0,8 seviyesinden bu yıl için yüzde 1 ve 2026’da yüzde 1,2’ye yükseleceği tahmin edilmekte.
Çin ekonomisinin bu yıl yüzde 4,7 ve 2024’teki yüzde 5 büyümesinin de 2025 yılında yüzde 4,3’e yavaşlaması öngörülüyor. OECD, Çin için daha önce bu yıl ve 2026’ya yönelik sırasıyla yüzde 4,8 ve yüzde 4,4 büyüme beklemekteydi.
TÜRKİYE EKONOMİSİNDE 2026’DA KADEMELİ TOPARLANMA
Türkiye ekonomisinin geçen yıl yüzde 5,1 oranında büyümesinin ardından, 2024 yılı için yüzde 3,2 büyüme gösterdiği ifade edildi. Bu yavaşlama, ekonominin iç tüketime bağlılık oranını azaltarak net ihracatın daha fazla katkıda bulunduğu bir yeniden dengelenme sürecine girmesiyle gerçekleşmiştir.
Nisan ayı itibarıyla enflasyonun keskin biçimde gerilemesi, Türk lirasında mart ayında yaşanan değer kaybının ithalat kaynaklı enflasyon üzerindeki etkisini sınırlı tutmuş; bu duruma politika faizindeki artış da katkıda bulunmuştur.
BÜYÜME TAHMİNLERİ GÜNCELLENDİ
OECD, Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 2,9 ve 2025 yılında yüzde 3,3 oranında büyüyeceğini öngörmekte. Örgütün önceki tahminleri ise sırasıyla yüzde 3,1 ve yüzde 3,9 oranında büyüme bekliyordu.
Raporda, sıkı finansal koşullar ve mali konsolidasyon sürecinin hane halkı tüketimini sınırladığına ve bu yıl zayıf dış ticaret nedeniyle özel sektör yatırımları ve ihracattaki büyümenin yavaşlayacağına dikkat çekilmektedir. Ancak 2026’da kademeli bir toparlanma beklenmektedir.
Sıkı para politikalarının, enflasyonun önemli ölçüde düşmesinde belirleyici olduğu vurgulandı. Yıllık ortalama enflasyonun bu yıl yüzde 31,4’ten gelecek yıl yüzde 18,5’e inmesi ve 2026’nın son çeyreğinde yüzde 15 civarına düşmesi öngörülüyor.
ABD’nin uyguladığı yüksek gümrük tarifelerinin Türkiye ekonomisi üzerinde dolaylı etkiler yaratabileceği değerlendiriliyor. Bu bağlamda, Türkiye’nin bazı ihracat sektörlerinin Avrupa’daki talep yavaşlamasından olumsuz etkilenmesi söz konusu olabilir.
Türkiye’nin ABD’ye mal ihracatına uygulanan yüzde 10’luk genel gümrük tarifesinin, bu ihracatın toplam içinde yüzde 6 paya sahip olduğu ve GSYH’nin yaklaşık yüzde 1’ini oluşturması nedeniyle sınırlı bir etkisi olması bekleniyor.
PARA POLİTİKASI, ENFLASYON DÜŞÜŞÜNDE ETKİLİ OLDU
Raporda, sıkı para politikasının enflasyon düşüşündeki etkisi vurgulanmakta. Enflasyonun gerileme eğilimini sürdüreceği ve belirsizliklerin azalmasıyla politika faizinde kademeli bir gevşeme olacağı öngörülüyor. Küresel veya ticari gerilim yaşanmadığı takdirde, politika faizinin 2026 sonunda yüzde 25 seviyesine geleceği tahmin ediliyor.
Dezenflasyon sürecinin ilerlemesiyle birlikte, 2025 yılından itibaren daha az sıkı bir para politikası uygulanarak tüketim ve yatırımların desteklenmesi beklenmektedir.
Ayrıca, Türkiye’de bütçe açığının GSYH’ye oranının 2024 yılında yüzde 4,9’dan 2025 yılında yüzde 3,3’e, 2026’da ise yüzde 3’e inmesi bekleniyor. Bu mali konsolidasyon, sermaye ve transfer harcamalarının azaltılması ve gelir performansının artırılması ile gerçekleştirilmesi hedefleniyor.