Habertürk TV Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy’un sorularını yanıtlayan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, terörsüz bir Türkiye hedefine ulaşmak için izlenen stratejileri değerlendirdi.
Ömer Çelik’in açıklamalarında öne çıkan bazı başlıklar şu şekilde belirlendi:
Terörün Türkiye’nin gündeminden çıkarılması konusu, geçmişte rahmetli Turgut Özal döneminde de tartışılmıştı. Bu mücadele, hem uluslararası hem de iç siyaset açısından çeşitli dinamikler barındırıyor. İktidara geldiğimiz dönemde terörle mücadelenin yanı sıra, terörden vazgeçirmek ve ikna etme yöntemleri üzerine de değerlendirilen hususlar vardı. Bizim siyaset sahnesine adım attığımız dönemde, mevcuttaki büyüklerin de belirttiği gibi, bazıları MGK’da (Milli Güvenlik Kurulu) yer almışlardı. O dönemde siyaset, ikna edici unsurları yeterince kullanamıyordu.
Devletin yumuşak güç unsurlarının faaliyete geçirilmesi sürekli gündemde olmuştur. Ancak bazen dış siyasetin elverişli olduğu zamanlarda iç siyasetteki durum buna ters düştü. Vesayet mücadeleleri ve siyaset sahnesinin kırılganlığı söz konusu oldu. Demokrasiyi tehdit edenlerin adımları ile terör örgütlerinin eylemleri arasında paralellikler bulunabiliyor. Bu bağlamda doğru tespitler olduğu gibi, komplo teorilerini de içeren yorumlar var.
Demokratik siyasetin güçlenmemesi ve sistemin zayıflığı, daha önceki dönemlerle örtüşen bir durum. Özal ile birlikte gündeme gelen Eşref Bitlis Paşa gibi figürler de bu çerçevede değerlendiriliyor. Cumhurbaşkanımızın başbakanlık döneminde de yaşananlar, bugünkü sivil siyaset ortamının yeterince konsolide olmadığını gösteriyor. Vesayet odaklarının siyasete hakim olduğu o karmaşık dönemde, sivil toplum da durumu yüksek sesle dile getirdi. Devletin yumuşak güç unsurlarının hukuk mekanizması ve demokratik düzenlemelerle işlerlik kazanması gerektiği görüşündeydik.
“CUMHURBAŞKANIMIZ ‘KİMSE DEVLET İÇİNDE DEVLET DEĞİLDİR’ DEMİŞTİ”
Cumhurbaşkanımız, askeri bürokrasinin sürece olumsuz yaklaşımına karşı net bir duruş sergileyen en önemli liderlerden biri olmuştur. ‘Kimse devlet içinde devlet değildir’ diyerek, siyasi iktidarın topluca tehdit edildiği bir dönemde bu tavrı ortaya koymuştur.
Bu süreçte devletteki karanlık yapıların tehditlerine karşı birçok örnek bulunmaktadır. Çözüm süreci ve milli birlik adı altında ortaya konan dönemde, Cumhurbaşkanımızın ve iktidarın bu tür imalarla karşılaştığı aşikar. Bu meselenin çözümüne dair bilinen yöntemler mevcuttur; devletin sert güç unsurlarının etkin bir şekilde kullanılması bu süreçte önemli bir yere sahiptir.
“BUGÜN SİYASET KONSOLİDE HALİNDE”
Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakanlığı döneminde vesayetçi yaklaşıma karşı ‘Hükümet burada kararı verir, siz devlet içinde devlet olamazsınız’ demiştir. Ek güç unsurlarının kullanılması adına kararlılık göstermiştir. Günümüzde sivil siyaset oldukça güçlü bir konumda. Demokratik siyasetin meşruiyeti üzerine gölge düşürebilecek vesayetçi odaklar artık bulunmamaktadır. Türkiye’de demokratik siyasetin bir günde konsolide olduğunu söylemek yanlıştır; bu, zaman alan bir süreç olmuştur.
Vesayet odakları, ‘Bu mesele siyaset üstüdür’ veya ‘Bu mesele siyasetin dışındadır’ gibi ifadeler kullanarak hükümetin dışındaki konulara işaret edebilirlerdi. Demokrasiyi zehirlemeye yönelik tartışmalarda, sıkça işitilen iki konu Kürt meselesi ve Kıbrıs meselesi olmuştur. Buna ek olarak, Irak’taki Türkmen politikası da gündemden düşmemiştir. Siyaset üstü ve siyaset dışı olarak nitelenen bu yanlış anlayışların ortadan kaldırılması gereklidir. Bazı meseleler yüksek siyasetle, bazıları ise günlük siyasetle ilişkili olabilir; fakat her şey mutlaka siyasetin içindedir.
AYRINTILAR GELİYOR
