CHP Genel Başkanı Özgür Özel, sosyal medya hesabından önemli bir paylaşımda bulundu. Bu paylaşımında, ABD’de Filistin davasına destek veren bir yazı yazdığı için 45 gündür gözaltında tutulan doktora öğrencisi Rümeysa Öztürk’ün serbest kalmasına ilişkin duyduğu sevinci dile getirdi. Özel, Rümeysa Öztürk’ün serbest bırakılmasının, Türkiye ve dünya genelinde adalet arayışında olan vicdanlı seslerin bir zaferi olduğunu belirtti. Ancak bu olumlu gelişmenin, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sesiyle yankılanmadığını vurguladı.
Özel, paylaşımında Erdoğan’ın, kendi vatandaşının özgürlüğünü talep etmeyişinin dikkat çekici olduğunu söyledi. Bu konuda, Erdoğan’ın “ortağı” olan eski ABD Başkanı Donald Trump’ın isteği doğrultusunda Rahip Brunson’u bir gecede serbest bıraktığını hatırlattı. Özel, Erdoğan’ın Rümeysa Öztürk’e karşı sessiz kalmasının, KKTC’nin (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti) yok sayılması ve Trump’ın Gazze’yi boşaltma planı konusundaki sessizliğiyle de ilişkili olduğunu ifade etti.
Özgür Özel, sözlerinin devamında, bu tür bir suskunluğun teslimiyet anlamına geldiğini belirtti. Ayrıca, kendi vatandaşlarının haklarını savunmaya ve Filistin davasını desteklemeye devam edileceğini vurguladı. Özel, CHP’nin siyasi duruşunu ve adalet arayışındaki tavrını net bir şekilde ortaya koydu. Rümeysa Öztürk’ün serbest bırakılmasının yanı sıra, partinin KKTC’nin varlığını koruma ve sürdürebilme konusundaki kararlılığını da dile getirdi.
Özel’in açıklamaları, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde adalet ve insan hakları konusundaki duyarlılığın önemini vurguluyor. Ayrıca, Erdoğan yönetiminin dış politikadaki tutumuna eleştirilerde bulunarak, vatandaşlarının haklarının savunulmasının yanı sıra global sorunlara da dikkat çekmesi açısından oldukça önemli. Özgür Özel’in açıklamaları, Türkiye’de adalet arayışındaki toplumsal hareketlerin desteklenmesi gerekliliğini ve hükümetin vatandaşlarına sahip çıkma yükümlülüğünü hatırlatıyor.
Sonuç olarak, Özgür Özel’in açıklamaları, Türkiye’deki siyasi iklim ve adalet anlayışı üzerinde önemli bir tartışma başlatacak nitelikte. Rümeysa Öztürk örneği üzerinden yürütülen bu tartışmalar, hükümetin yurttaşlarının hakları üzerindeki tutumunu sorgulatırken, aynı zamanda uluslararası ilişkilerdeki adalet anlayışını yeniden gözden geçirme gerekliliğini de ortaya koyuyor. Özel’in ifadeleri, sadece bir vatandaşın özgürlüğü için değil, aynı zamanda daha geniş bir adalet mücadelesinin parçası olarak değerlendirilebilir.