Terör örgütü PKK, 12 Mayıs 2025 tarihinde gerçekleştirilen bir açıklama ile silahlı mücadeleyi sonlandırdığını ve örgütsel yapısını feshettiğini bildirdi. Örgütün lideri Abdullah Öcalan’ın yönetiminde “pratikleşme süreci” olarak adlandırdıkları yeni bir dönem başlatacaklarını belirten PKK, silahlı mücadele yöntemini ve örgüt adına gerçekleştirdikleri çalışmaları sonlandırma kararı aldıklarını ifade etti. Bu bildirideki “Partimiz PKK; kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasasından alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı, halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktı” ifadesi, kamuoyunda bir dizi tartışmalara yol açtı.
Bu gelişmeler ışığında, Hukukçu Figen Çalıkuşu, Lozan Antlaşması üzerinden siyasi tartışmaların sürece zarar verebileceğini vurguladı. Çalıkuşu, “Propaganda içerikli, siyasi ranta dayalı söylemlerle tartışmalar üretmek yerine kalıcı barışın tesisi için harekete geçmenin daha önemli olduğunu düşünüyorum” diyerek konuyu dikkatlice değerlendirdi. Bu tür tartışmaların geçmişte yaşanan acılarla başa çıkmada bir çözüm sunmadığına dikkat çeken Çalıkuşu, barışın tüm Türkiye insanlarının yararına olduğunu dile getirdi.
Çalıkuşu, “Lozan tartışması geçen 50 yılda akan gözyaşlarına fayda sağlayamayacak,” diyerek sözlerini sürdürdü. Akan gözyaşları, kaybedilen canlar ve verilen şehitlerin acılarının bir çözümü olamayacağını ifade etti. “Barış bu ülke insanlarının tamamının menfaatinedir. Geçmişin zehirli atmosferine dönmek kolay, zor olansa barış sürecini sürdürmek, sahici ve kalıcı tesis etmektir,” şeklinde konuştu. Siyasi çıkarların ön planda olduğu tartışmalar yerine kalıcı barışın nasıl sağlanabileceği üzerinde düşünmenin gerektiğini savundu.
Ayrıca, Çalıkuşu, terör örgütünün kendini feshetmiş olmasının önemine dikkat çekti. Silah bırakan bir örgütü tehdit unsuru olarak görmemenin gerektiğini belirtti. Türkiye Cumhuriyeti’nin güçlü bir devlet olduğuna dikkat çeken Çalıkuşu, “Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı bir Lozan tehdidi varmış gibi bir algı yaratmak, bizi bu sürecin sonrası için barış adına yapılması gerekenleri konuşmaktan alıkoyuyor,” diyerek endişelerini dile getirdi. Barışın nasıl kalıcı olarak tesis edileceği konusunda toplumsal rızanın nasıl inşa edileceğinin konuşulması gerektiğini vurguladı.
Çalıkuşu, sürecin asıl ihtiyaçlarının hukuk devleti ve demokratikleşme talepleri olduğunu ifade etti. Anayasal haklar ve hukukun üstünlüğünün tesisinde dirençli taleplerle hareket edilmesinin, bu önemli süreci demokratik bir Türkiye için vesile kılabileceğini öne sürdü. Bu bağlamda, kalıcı barışın sağlanabilmesi için birlikte hareket edebilme çağrısında bulundu.