Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in müttefiki olan Pyotr Tolstoy, Fransa’ya yönelik bir tehdit savurarak gündeme damga vurdu. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Ukrayna’ya asker konuşlandırabileceklerini dile getirmesinin ardından, bu önerinin geniş çaplı tartışmalara yol açtığı biliniyor. Rus parlamentosunun alt kanadı Duma’nın Başkan Yardımcısı olan Tolstoy, Fransız birliklerinin Ukrayna’ya müdahalesi durumunda Paris’e nükleer bir saldırı yapılma olasılığını dile getirdi. Bu çarpıcı açıklamalar Fransız kamuoyunda endişeye neden olurken, Rusya’nın sert tavrı da dikkatleri üzerine çekti.
Tolstoy, Fransız birliklerinin Ukrayna’ya müdahalesi halinde Rusya’nın Paris’e nükleer bir saldırıda bulunabileceğini doğruladı. Fransız medya kuruluşu BFM TV’ye verdiği röportajda, Rusya’dan fırlatılacak bir füzenin Paris’e sadece “iki dakikadan biraz daha uzun bir sürede” ulaşabileceği değerlendirmesinde bulundu. Bu açıklamalar Fransa’nın güvenlik endişelerini artırırken, uluslararası ilişkilerde gerilim noktaları oluşturdu.
Tolstoy aynı zamanda Rusya’nın sınırlarının çevresine yerleştirilen füzeler konusunda da uyarılarda bulundu. Rusya’nın tarihsel olarak güvenliğine büyük önem verdiğini vurgulayan Tolstoy, Fransa’nın da dahil olduğu NATO ülkelerinin Rusya’nın sınırlarına yakın bölgelere füze konuşlandırdığını belirtti. Bu durumun Rusya için bir tehdit oluşturduğunu ifade eden Tolstoy, ülkesinin güvenliğini sağlamak adına gerekli önlemleri almaktan çekinmeyeceklerini belirtti.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron ise Rusya’nın Ukrayna’yı yenmesi durumunda Avrupa’nın güvenliğinin tehlikeye gireceği uyarısında bulundu. Macron’un, Ukrayna’nın kaybedilmesiyle Avrupa’nın kredibilitesinin sıfırlanacağını düşündüğü biliniyor. Rusya’nın Ukrayna’yı ele geçirmesi halinde bölgede istikrarın bozulabileceği ve Avrupa’nın güvenliğinin tehlikeye girebileceği endişeleri Fransa’da geniş yankı uyandırdı.
Tolstoy’un tehditkar açıklamaları ve Macron’un endişeli uyarıları, Rusya-Fransa ilişkilerinin geleceği ve bölgesel istikrar açısından önemli bir gerilim noktası oluşturdu. Her iki liderin de sert açıklamaları, uluslararası toplumda endişe ve kaygıya sebep olurken, diplomasi alanında yeni zorlukları da beraberinde getirebilir. Bu gelişmelerin yakından takip edilmesi ve uluslararası ilişkilerdeki gerginliklerin çözümü için gerekli adımların atılması büyük önem taşıyor.