“Basınç Altında Suyun Üstünde” isimli grup sergisi, farklı disiplinlerde eserler üreten 15 sanatçının toplam 33 yapıtını Arter’de bir araya getiriyor. Sergi, 12 Haziran’da ziyaretçilere kapılarını açtı. Küratör Nilüfer Şaşmazer’in yönetiminde gerçekleştirilen sergide Michaël Borremans, Ángela de la Cruz, Claire Fontaine, Shilpa Gupta, Fatoş İrwen, Nadia Kaabi-Linke, Alicja Kwade, Cinthia Marcelle, Tiago Mata Machado, Jean Meeran, MORIS, Ugo Schiavi, Hyun-Sook Song, Nasan Tur ve Mariana Vassileva gibi sanatçıların eserleri sergileniyor.
Sergi, 11 Ocak 2026’ya kadar ziyaret edilebilecek.
U. Schiavi, “Ayaklanma”
ENDİŞE VE SIKIŞMIŞLIK
Sergi, Arter’in giriş katı ile -1. kat galerisine yayılmaktadır. Belirsizliklerin ve sosyal adaletsizliklerin ön planda olduğu günümüzde, çevresel felaketler, uluslararası çatışmalar, göç ve ekonomik istikrarsızlıklar gibi temalar serginin merkezinde yer alıyor. Giriş kattaki eserler, bu kaygıların görünür hale geldiği, alt kattaki eserler ise bu kaygıların yoğunlaştığı bir yapıda sunuluyor.
İlk kattaki çalışmalar, geçmişten günümüze uzanan sosyopolitik sorunlar ile bu bağlamda duyulan korkunun gündemde tutulmasını sorguluyor. -1. kat galerisinde ise, bu endişe ve sıkışmışlık hissinin nasıl dönüşüm geçirdiği, kriz anlarıyla başa çıkma taktikleri ve tüm bu zorluklara rağmen nasıl “suyun üstünde” kalınabileceği ele alınıyor.
Küratör Şaşmazer bu durumu, “Hem bu ikiliği tutmak hem de iki ayrı duygunun biraz daha açılmasına vesile olmak için kuruldu” ifadesiyle özetliyor.
POLİS ŞİDDETİ, YIKILAN HEYKELLER…
Sergi, farklı sanatsal anlatımları bir araya getirerek kaygıdan kurtulma arayışını ve yıkıcılığın yaratıcı potansiyelini keşfetmeyi amaçlıyor; baskı ve kontrol sistemlerinin etkilerine bir ayna tutuyor.
Mariana Vassileva’nın “Kibritler” isimli eseri, serginin en dikkat çekici parçalarından biri. Bireysel ve toplumsal ilişkilerdeki kırılganlık ile güç mücadelelerini ön plana çıkarıyor.
Ugo Schiavi’nin “Ayaklanma” serisine ait iki eser de sergideki önemli çalışmalar arasında. Bu yapıtlar, protestolar sırasında anıtsal heykellere tırmanan bedenlerin görüntülerini sunarak halk ile otorite arasındaki güç dengesizliğine dikkat çekiyor. Kamusal alanda hak arayışını belgelendiren eserler, Türkiye, ABD ve Avrupa’da yaşanan polis şiddetini, ayrıca Arap Baharı döneminde yıkılan heykelleri de akla getiriyor. Bu eserler, kamusal heykellerin tahrip edilmesi veya yıkılmasının arkasındaki toplumsal itirazları ve geçmişin ideolojik temsillerini sorgulayan eleştiriyi gündeme taşımakta.
SANSÜRLÜ DÜNYA
Shilpa Gupta’nın “YineDeBilemezlerRüyalarımı” adlı yerleştirmesi, sergideki bir diğer dikkat çekici parça. Parçalanmış sözcüklerin yer aldığı iki hareketli panelden oluşan eser, ilk bakışta kişisel bir diyaloga benziyor. Ancak bu durum, birden fazla kişinin diyalog kurduğu ya da kaybolmuş bir zihnin kendi kendine konuştuğu izlenimini vermekte. Eserin ilgi çekici yanı, sözcüklerin çoğunun harflerinin eksik ya da hatalı oluşu. Bu durum, sansürlenmiş bir metnin var olma çabasını simgeliyor. Bu, günümüzde baskı ve korkunun giderek daha belirleyici hale gelmesiyle birlikte, hem Türkiye’de hem de dünya genelinde muhalif seslerin kendilerine alan açma çabalarını temsil ediyor.
