Yılmaz Güney’in tutuklanmasının ardından, yarım bıraktığı “Endişe” (1974) filmini tamamlayarak, Anadolu Filmcilik şirketini kurup yönetmenlik ve yapımcılık kariyerine 1981 yılında başlaması, Türk sinemasında önemli değişimlere yol açtı. Şerif Gören yönetmenliğinde çekilen “Yol”, Yılmaz Güney’in yazdığı senaryosuyla sinema dünyasında bir başyapıt olarak kabul edildi. Bu film, 1982 yılında Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye Ödülü’nü kazanarak, Metin Erksan’ın “Susuz Yaz”ından sonraki en büyük uluslararası başarıyı Türk sinemasına getirdi.
Şerif Gören, toplumsal konulara eğilmek istemesine rağmen, koşullar nedeniyle “Köprü”, “Deprem”, “İki Arkadaş”, “Nehir”, “Derdim Dünyadan Büyük” ve “Derviş Bey” gibi ticari yapımlara yöneldi. Bu filmler, dönemin toplumsal ve kültürel atmosferini yansıtırken, “Almanya Acı Vatan” adlı filmi, Almanya’daki işçi ailelerinin parçalanmasını ve dış göç olgusunu ele aldı. Bu sosyal dram, dış göçün yarattığı yozlaşmayı gerçekçi bir bakış açısıyla aktararak izleyiciye derin bir duygu deneyimi sundu.
YOL’UN ULUSLARARASI BAŞARISI
Şerif Gören’in kariyerinin ikinci dönemi “Yol” (1981) filmiyle başlamıştı. Filmin ardından Osman Şahin’in öykülerinden uyarladığı “Tomruk”, insan-doğa ilişkisini derinlemesine araştırdı. Zorlu çekim şartlarına rağmen, dramatik öğeleri ve yaşam mücadelesini izleyiciye başarıyla yansıttı. “Güneşin Tutulduğu Gün” ise, kadına ve kadın cinselliğine dair oldukça cesur bir yapım olarak değerlendirildi.
1985 yılında kırsalda geçen “Kurbağalar”, “Yılanların Öcü” ve “Kan” adlı üç film çekti. Bu yapımlarda “Kan”, kan davasını işleyerek toplumsal bir meseleye parmak basarken; “Kurbağalar” ise köylü kadınların cinselliğe dair bakış açılarını gerçekçi bir anlatımla ortaya koydu. Bu kırsal temalı üçlemenin ardından, kent yaşamına odaklanan “Sen Türkülerini Söyle” ve “Sen de Yüreğinde Sevgiye Yer Aç” isimli eserleri, 12 Eylül dönemi Türkiye’sinin sosyal yapısını sorguladı. “On Kadın” filmi, kadınların toplumdaki yerini ve karşılaştıkları sorunları ele aldı.
Beyoğlu’nda çekilen “Beyoğlu’nun Arka Yakası”, bu meşhur yerin geçmişini ve bugününü mercek altına alırken, Almanya’da çekilen “Polizei” filmi ise bir çöpçü olan Ali Ekber’in kültürel çatışmasını irdeledi. Bu film, Amerikan yaşam biçimini ve Hollywood filmlerini eleştiren komik bir anlatıma sahipti. Şerif Gören, “Endişe” ve “Yol” gibi filmleriyle Türk sinemasına sanatsal ve kültürel açıdan büyük değerler kazandırdı, kariyeri boyunca her türde film çekerek kendini sürekli yeniledi.
ÖDÜLLER
- 1975: 12. Altın Portakal Film Festivali – En iyi yönetmen ödülü – Endişe
- 1982: 35. Cannes Film Festivali – Altın Palmiye – Yol
- 1999: 36. Altın Portakal Film Festivali – Yaşam boyu onur ödülü
- 2018: 25. Uluslararası Adana Film Festivali – Yaşam boyu onur ödülü
FİLMLERİ
Şerif Gören’in filmografi geniş bir yelpazeye yayılmaktadır. 1970 yılında “Canlı Hedef” ve “Piyade Osman” ile başlayan film serüveni, 2011 yılında “Ay Büyürken Uyuyamam” ile son buluyor. Diğer önemli yap