Çin Dışişleri Bakanlığı, Devlet Başkanı Şi Cinping’in 7-10 Mayıs 2025 tarihlerinde Rusya’ya resmi bir ziyaret gerçekleştireceğini duyurdu. Bu ziyaret, İkinci Dünya Savaşı’nın bitişinin 80. yıl dönümü çerçevesinde düzenlenecek olan Zafer Günü kutlamalarına katılmak amacıyla gerçekleşecek. Bu gelişme, uluslararası ilişkilerdeki gelişmeler açısından önemli bir yere sahip.
Kremlin’den yapılan açıklamada, Şi’nin ziyareti sırasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in davetiyle Moskova’ya geleceği belirtildi. İki lider, bu görüşmelerde “kapsamlı ortaklık ve stratejik etkileşim ilişkisini” ileri taşımak amacıyla uluslararası ve bölgesel gündeme dair görüş alışverişinde bulunacaklar. Ayrıca, bu ziyarette çeşitli ikili anlaşmaların imzalanacağı da ifade edildi.
Bu ziyareti, Şi Cinping’in Ukrayna Savaşı’nın patlak vermesinden sonra Rusya’ya gerçekleştirdiği üçüncü ziyaret olarak kaydediliyor. Devlet Başkanı Şi, Mart 2023’te yeniden devlet başkanı seçilmesinin ardından yurt dışına yaptığı ilk ziyaretini Rusya’ya gerçekleştirmişti. Ekim 2024’te de Rusya Federasyonu’na bağlı Tataristan Cumhuriyeti’nin başkenti Kazan’da yapılan BRICS Zirvesi’ne katılmıştı. Bu bağlamda, iki ülke liderinin karşılıklı ziyaretler gerçekleştirdiği gözlemleniyor.
2025 yılı içerisinde, İkinci Dünya Savaşı’nın bitişinin 80. yıl dönümü kutlamaları sebebiyle karşılıklı ziyaretlerin artması bekleniyor. Şi’nin Rusya’daki Zafer Günü kutlamalarına katılmasının ardından, Putin’in de Eylül 2025’te Çin’de düzenlenecek törenlere katılması planlanıyor. Bu süreç, iki devletin birbirleriyle olan diplomatik ilişkilerini güçlendirme çabalarının bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Çin’in, Amerika Birleşik Devletleri ile uluslararası düzeyde artan jeopolitik rekabet ve Asya-Pasifik bölgesinde yaşanan cepheleşmelerle birlikte Rusya ile yakınlaşma politikası geliştirdiği gözlemleniyor. Türkiye’nin, Ukrayna’daki savaş nedeniyle Batı’nın karşısında benzer tehditlerle karşı karşıya bulunan Rusya ile daha sıkı ilişkiler kurma amacı taşıdığı açıktır.
Pekin ve Moskova, ikili ilişkilerini “yeni dönemde kapsamlı stratejik koordinasyon ortaklığı” çerçevesinde tanımlamakta. Her iki ülke de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri olarak, ABD ve Batılı müttefiklerinin küresel meselelerdeki ağırlığına karşı çoğu zaman birbirlerini destekleyen politikalar sergilemekte. Bu stratejik ortaklık, iki ülkenin işbirliğini artırdığı gibi, uluslararası arenada daha geniş bir etki alanı yaratmalarına da olanak tanıyor.
Ayrıca, Çin ve Rusya, kuruluşuna öncülük ettikleri Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ve BRICS gibi çok taraflı platformlarda işbirliğini sürdürmekte. Bu tür organizasyonlar, her iki ülkenin global düzeydeki meselelerde daha etkin bir şekilde hareket etmesine yardımcı olmaktadır. İki ülkenin bu mecralarda sağladığı işbirliği, dünya genelindeki güç dengelerini de önemli ölçüde etkileme potansiyeline sahip.