19 Nisan tarihine kadar İstanbul’un Salt Beyoğlu bölgesinde gerçekleştirilecek olan ve suyun hayati önemine vurgu yapan etkinlik, dikkat çekici bir belgesel film seçkisi sunuyor. Bu etkinlik, toplulukların çevresel adalet arayışından, endüstrileşmenin uzun vadeli etkilerine kadar uzanan geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Etkinlik ile suyun, yaşamın kaynağı olduğu kadar hayatta kalmak için verilen mücadelelerdeki rolünü de gözler önüne seriliyor.
Gösterim programında yer alan “Silence of the Tides” (Gelgitlerin Sessizliği) belgeseli, Hollanda ve Almanya’dan başlayıp Danimarka kıyılarına kadar uzanan dünyanın en büyük gelgit alanı olan Wadden Denizi’ndeki durumu ele alıyor. Diğer bir ilginç parça olan “Leviathan”, Kuzey Amerika’daki balıkçılık endüstrisinin zorlu çalışma koşullarını gözler önüne seriyor.
Ayrıca, “The Forgotten Space” (Unutulan Alan) belgeseli, 1950’lerden itibaren liman kentlerini ve global lojistiği yeniden biçimlendiren konteyner taşımacılığının etkilerini ele alıyor. “Şarap Rengi Deniz” ise, sıcaklıkların küresel ortalamadan daha hızlı arttığı Akdeniz’deki iklim değişikliğinin sonuçlarını detaylandırıyor. “Water and Power” (Su ve İktidar) ise, Los Angeles’taki su kıtlığının kent peyzajını nasıl etkilediğini araştırıyor.
“Living Water” (Yaşam Suyu) belgeseli, Ürdün’deki Wadi Rum Çölü’ndeki su krizinin ekolojik, toplumsal ve ekonomik boyutlarını incelerken, “El boton de nacar” (Sedef Düğme), Şili Patagonyası’ndaki su göçerlerinin hikayesini, Pinochet dönemindeki kaybolmuş muhaliflerin hikayesi ile bir araya getiriyor. Bu belgesel, suyu belleğin taşıyıcısı olarak merkeze alıyor. “In Our Water” (Bizim Suyumuz) ise 1980’lerde New Jersey’de yaşayan bir ailenin, kuyularına sızan zehirli kimyasallara karşı verdikleri mücadeleyi anlatıyor.
Tüm bu hikayeler, yükselen deniz seviyeleri ve artan kuraklıkların etkilerini gözler önüne sererek, suyun yalnızca bir doğal kaynak değil, aynı zamanda ekosistemleri, ekonomik yapıları ve yaşam biçimlerini şekillendiren bir ortak mal olduğunu hatırlatıyor. Bunun yanı sıra, dünyanın geleceği ve sürdürülebilir yaşam konuları ile ilgili acil meseleler üzerinde de duruluyor.
Salt Genel Müdürü Deniz Ova, bu etkinlikle, insan faaliyetlerinin çevresel sonuçlarına dikkat çekmeyi ve ekolojik dengenin yeniden kurulmasına yönelik ortak bir bilincin oluşmasına katkı sağlamayı amaçladıklarını vurguladı. Ayrıca, Ova, bu film seçkisi aracılığıyla dünya genelinde artan kuraklık karşısında su kaynaklarının önemini ve sürdürülebilir bir geleceğin inşasındaki kritik rolünü ortaya koyduklarını ifade etti.
Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ebru Taşcı Firuzbay ise, şirketlerinin desteklediği bu programa ilişkin yaptığı açıklamada, “Sürdürülebilir bir geleceğin kolektif bilinç ve ortak çabalarla inşa edileceğine inanıyoruz.” dedi. Taşcı, suyun yaşam kaynağı olmasının yanı sıra, gezegenin sürdürülebilirliği için de kritik bir unsur olduğunu vurguladı. “Bu son şansımız mı?,” programının bu yılki odak noktasının su olduğunu belirten Taşcı, iklim krizi ve suyun hayattaki önemine yönelik farkındalık oluşturmanın önemine değindi.
Etkinlik, 19 Mart 2023’te “Silence of the Tides” filmi ile başlayacak ve 23 Mart’ta “Leviathan,” “The Forgotten Space,” ve “Şarap Rengi Deniz” filmleri ile devam edecektir. Fatma Çolakoğlu ve Ala Taleb’in hazırladığı etkinlik 2025 yılı programı ile herkesin katılımına açık ve ücretsiz olacaktır. Ayrıntılı bilgi için saltonline.org adresini ziyaret edebilirsiniz.