USD0,000000
%0.10
EURO47,05
%0.33
BIST10.275,75
%0.46
Petrol68,30
%-0.73
GR. ALTIN4.274,95
%0.36
BTC4.301.792,27
%-0.78
İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkâri
Hatay
Iğdır
Isparta
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
  1. Haberler
  2. Gündem
  3. Türkan Şoray: Sinemanın Sultanı ve Hayatı

Türkan Şoray: Sinemanın Sultanı ve Hayatı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Hayat bir mücadele… Sanat bir mücadele… Sinema oyuncusu olmak da başlı başına zorlu bir süreç. Türkiye’de kadın olmak ise adeta bir dizi mücadele gerektiriyor. Türkan Şoray, çoğu zaman sessiz kaldığını dile getiriyor. Söylemek istedikleri var ama, sessizlik içinde kaybolmak zorunda kalıyor. Buğulu ve parlak bakışlarıyla, utangaç elleriyle büyük bir dünyayı kucakladığını ifade eder gibi. Bir soru sorsak, belki de koca bir hayatı anlatacak der gibi bir hali var.

Türkan Şoray’ın hayatına dair derin bir bakış sunan “Türkan ve Hayat” isimli yeni kitabında, Bircan Silan onun hikayesini bizlere aktarıyor. Filmlerinde, bize bizi anlatan bir yorumcu. 65 yıllık sinema öyküsü kolay değil. Sözü Sultan’a bırakıyorum.

– Nasılsınız bu aralar?

Son derece mutluyum. Olabildiğince sade bir yaşam sürüyorum. Hayata, Türkan Şoray olmama, anne olmama ve tüm bunların merkezinde olan Yağmur’un sevgisine şükrediyorum.

TÜRKAN VE HAYAT

– Kitabın adı neden Türkan ve Hayat…

Bu kitap, sinema oyuncusu ve yönetmen Türkan Şoray’dan çok, sevdiklerine duygusal dünyasını şeffaf bir şekilde açan Türkan’ı anlatıyor. Bu benim hayat hikâyem değil; hayatıma bakışımla ilgili bir söyleşi. Ben de herkes gibi inişler, çıkışlar, kırgınlıklar, öfkeler, aşklar, varlıklar, yokluklar, özlemler ve kıskançlıklar yaşadım. Kitabın ismini Doğan Kitap önerdi, biz de beğendik. Gayet güzel bir isim bence, değil mi?

– Uzun soluklu bir sinema hayatı. Hayal kırıklıkları, sevinçler, başarı, mutluluk, annelik… Tüm bunları şeffaf bir biçimde okuyabileceğimiz bir çalışma mı?

Kesinlikle! Yıllarca sinemada izleyicilerim beni sevdiler. Bu kitapta, yaşadığı mücadeleleri, hayal kurmalarını, bazen sessiz kalışlarını ve nadir de olsa içindekileri anlattığını görecekler. Bircan Usallı Silan ile yıllardır süren dostluğumuz eşliğinde bir dost sohbeti gerçekleştirdik gibiydik. Bu, sıradan bir sohbet gibi oldu; ben içimi açtım, o yazdı. Zaman zaman benim konuşmaya zorlandığım şeyleri bile ortaya çıkardı. Bu nedenle şeffaflık doğru bir tanım.

– Türkan Şoray olmak için neleri geride bıraktınız?

Vazgeçmek demek doğru değil. Türkan Şoray ile Türkan birbirini bütünlüyor. Belki birçok duyguyu yaşayamadım, bazı şeyler eksik kaldı; bunlardan da kitapta çokça bahsettim. Türkan olarak çok sevdiğim halde sahilde el ele yürüyüşler yapamadım ama Türkan Şoray olarak bunları bir çok defa yaşadım. Yine de sinemanın bana sundukları, yaşayamadıklarımdan çok daha fazla.

– Sinema sizin için ne ifade ediyor?

Tek kelimeyle: Aşk. Sinema benim hayatım. Bu sayede ben Türkan Şoray oldum ve sinemaya olan aşkım asla bitmeyecek. Sinemanın ne kadar geniş kitlelere ulaşabilen bir sanat dalı olduğunu yıllar önce fark ettim ve bu nedenle sinemaya karşı sorumluluğum arttı. Yıllardır bu sorumluluğu taşıyarak, sinema hayatımda hep öncelikli oldu. Çevirdiğim filmlerin izleyicime ulaşmasına ve kalplerine dokunmasına en büyük arzumdu. Bu bana çalışma azmi verdi; aşkla, şevkle ve zorlu koşullara rağmen tutkuyla çalıştım.

– Günümüz Türk sinemasını nasıl buluyorsunuz?

Genç oyuncularımız gerçekten yetenekli ve cesur. Onları izlemekten mutluluk duyuyorum. Güzel senaryoların yanı sıra eleştirdiğim yapımlar da var. Kadına şiddeti gösteren, nefretin ön planda olduğu projelerden hoşlanmıyorum. Sinema, geniş kitlelere ulaşabilen bir sanat dalı ve daha pek çok güzel hikâyemiz olduğunu düşünüyorum.

– Geçmişe dönüp baktığınızda en çok neyi özlüyorsunuz?

Setleri özlüyorum. Setler her zaman benim biricik yuvam ve cennetim oldu. Senaryo çalışmayı, yönetmenliği, oyuncu arkadaşlarımla bir arada olmayı, kameranın sesleri arasında çalışmayı ve milyonlarca kişiye bakıyormuş hissetmeyi… Bunlar ben her zaman özleyeceğim şeyler. Bir de Yağmur’un küçük halleri çok özel; onları da özlüyorum.

SİNEMA TUTKUSU

– Keşke… ile başlayan bir cümle kursanız ne söylemek istersiniz?

Keşke kendimi daha çok sevseydim… Keşke daha fazla okul yaptırabilseydim… Keşke üniversitede okuma fırsatım olsaydı…

– Türkan Şoray’ı, Türkan Şoray yapan nedir? Sinema tutkusu mu? Çok çalışmak mı? Yoksa hırsı mı?

Sinema tutkusu. Her zaman çok çalıştım. Sinema benim için hiçbir zaman bir “iş” olmadı; hayatımın gerçeği oldu. Aşkla yapılan her iş güzel olur. Türkan Şoray olmam, sinemada özdeşleştiğim karakterler sayesinde oldu.

– Canlandırdığınız karakterlerden sizi yansıtan biri var mı?

Canlandırdığım her karakter benim için değerlidir. Her birinden dersler aldım ve kendimden parçalar buldum. Ancak, kendi kararlarını alıp sevdiği ile inandığı için savaşan karakterlerle daha çok özdeş hissediyorum. Bu nedenle Mine, Dila Hanım, Nevin, Sultan ve Sabiha gibi karakterleri sayabilirim.

ÜLKEMİZDEKİ DERTLER, İNSAN OLAN HERKESİN DERDİ

– Ülkemizin sorunlarını dert edinir misiniz?

Dert edinmemek mümkün mü? Gözü ve kulağı olan, vicdanı olan herkes dert eder. Depremde kaybettiklerimiz, yangınlarda evlerini yitirenler, hayatını kaybeden madenciler, geçim sıkıntısı çeken aileler, eğitim hakkından mahrum kalan kız çocukları ve benzeri daha pek çok sorun… Bu dertler insan olan herkesin taşıdığı yüklerdir. Keşke daha fazlasını yapabilseydik. Çözüm üretememek de vicdanımı yaralıyor.

BELKİ KAMERA ÖNÜ, BELKİ ARKASI KİM BİLİR!

– Gelecek projeler, belki yeni bir belgesel!

İçime sinen, beni heyecanlandıran bir sinema filmi çıkarsa neden olmasın? Ya da belki de ben kamera arkasına geçerim, kim bilir…

‘DOST, ARKADAŞ SIRDAŞ VE YOLDAŞ…’

Türkan Şoray’ın yakın arkadaşı gazeteci Bircan Silan, bir dost sohbeti olarak tanımladığı kitap için, Türkan Şoray’ın nasıl bir insan olduğunu kaleme aldığını belirtiyor.

– Türkan Şoray’ın hayatını yazmayı nasıl kabul ettiniz? Süreç nasıl ilerledi? Kitabın fikir ve oluşum sürecini paylaşır mısınız?

Bu kitap, Türkan Şoray’ın hayatı değil; hayata bakış açısını, mücadelelerini ve duygularını ele alan bir çalışma. Koşullara karşı nasıl tavır aldığını anlatıyor. Severek okuduğu yazarlardan etkilediği şiirlere kadar pek çok unutulmaz anı içeriyor. Sadece Türkan Şoray’ın hayatını değil, onun nasıl bir insan olduğunu merak edenler için keşfedilmesi gereken bir eser.

– Türkan Şoray sizin için ne ifade ediyor?

Türkan Şoray benim için öncelikle, sevgili Filiz Akın’ın deyişiyle “kandan değil, candan ablam”. Ancak bunun ötesinde, 110 yıllık sinemamızda 65 yıl boyunca adını hep en üstlere yazdırmış bir ikon. Filmleriyle kadınlara ve genç kızlara verdiği destekle yaşamımızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Ama en önemlisi benim için dost, arkadaş, sırdaş ve yoldaş.

– Yeşilçam oyunculuğu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Yeşilçam oyunculuğu, entelektüellerin çoğunlukla küçümsediği bir kavram. Ancak 80’li yıllardan itibaren birçok aktör, yönetmen ve yapımcı için toplumsal olaylarla bütünleşen bir ders kitabı olmuştur. Yeşilçam’ı asla küçümsemiyorum, bugün sinemamızın temelini oluşturan bir başlangıç noktası olarak görüyorum. Bu ayrı bir tartışma konusudur.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Türkan Şoray: Sinemanın Sultanı ve Hayatı
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Giriş Yap

Girdap Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!