Türkiye, yarı iletken ve çip teknolojileri konusunda uluslararası alanda güçlü bir konum elde etmeyi hedefliyor. Bu doğrultuda ülke, kendi çip tasarım ve üretim kapasitesini geliştirerek dışa bağımlılığı azaltmayı ve bu alanda sürdürülebilir bir üretim yapısı oluşturmayı amaçlıyor. Türkiye, çip üretim sürecinin tüm aşamalarını yerli imkanlarla gerçekleştirilmek üzere kamu destekli ulusal bir konsorsiyum kurmayı planlıyor. Bu konsorsiyumun adı “Ulusal Çip Konsorsiyumu” olarak belirlenmiştir ve çip tasarımlarını yerli tasarımcıların yapacağı, üretim süreçlerinin ise Türkiye’deki tesislerde gerçekleştirileceği belirtilmektedir.
Bu strateji ile Türkiye, mevcut tasarım yetkinliğini geliştirmeyi ve aynı zamanda çip üretim ekosisteminin büyümesini sağlamayı hedefliyor. Türkiye’nin iç pazarında çip ihtiyacını karşılamak amacıyla, bu yeni yaklaşım, dışa bağımlılığı ortadan kaldırmayı ve yerel tedarikçilerin sayısını artırmayı amaçlıyor. Kamu alımları ile desteklenen bu süreç, Türkiye’deki çiplerinin tasarım ve üretim sürecinin ulusal bir güce dönüşmesini sağlamak için önemli bir kaldıraç etkisi yaratmayı planlıyor.
Gelecek hedefleri arasında, 2028 yılına kadar 110 nanometre çip üretim teknolojisine geçiş yapılması yer alıyor. Bu ilerleme, Türkiye’nin pasaportlar, kimlikler gibi kritik uygulamalarda ihtiyaç duyduğu çipleri yerli olarak üretmesini sağlayacak. Aynı zamanda, uluslararası işbirlikleri ile 16 nanometre çip üretim hattının kurulması hedefleniyor. Bu sayede, yüksek teknolojili çiplerin yerli imkanlarla üretilmesi yönünde önemli bir adım atılmış olacak.
Kamu destekleri ile önümüzdeki beş yıl içerisinde Türkiye’deki çip üretim ekosisteminin gelişmesi, yerli tedarikçi sayısının artması ve yetişmiş insan kaynağının çoğalması bekleniyor. Özellikle nükleer, biyoteknoloji ve petrokimya alanlarında benzer konsorsiyumların kurulması planlanıyor. Bu durum, Türkiye’nin stratejik alanlardaki teknoloji kapasitesini artırmaya hizmet edecektir.
Yerli çip üretimi için sadece yatırım desteklerinin değil, aynı zamanda kapsamlı AR-GE projelerinin de gerçekleştirilmesi önem arz etmektedir. Türkiye’nin teknolojik bağımsızlığını güçlendirmek ve uluslararası yarı iletken pazarında rekabet gücünü artırmak hedefleniyor. Stratejik ham maddelerin güvenli ve sürdürülebilir yollarla tedarik edilmesi için yerli ve uluslararası tedarik zinciri ortaklıkları öneriliyor. Bu işbirlikleri, Türkiye’nin yarı iletken sektöründe sağlam bir tedarik zinciri oluşturmasına katkı sağlaması bekleniyor.
TÜBİTAK BİLGEM ve diğer önemli laboratuvarlarla, Türkiye’nin yüksek teknolojili savunma sanayi projeleri ve uzay teknolojilerinde güçlü bir konum elde etmesi hedefleniyor. Bu strateji ile Türkiye, küresel yarı iletken pazarında lider ülkeler arasında yer almayı ve teknoloji odaklı bir kalkınma süreci yaşamasını sağlamayı amaçlıyor.
Öte yandan, ASELSAN Bilkent MikroNano AŞ gibi kuruluşlar, yarı iletken ve çip tasarımı konularında faaliyet gösteriyor. HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım Programı altında ayrılan 5 milyar dolarlık destekle, 65 nanometre ve üzeri teknolojide çip üretim kapasitesini artırmak için çeşitli yatırımlar desteklenmekte. Özellikle yüksek hızlı ve verimli uygulamalara yönelik olan ASIC ve FPGA çipleri gibi kritik alanlarda yerli imkanlarla geliştirilmesi öngörülüyor.
Sonuç olarak, Türkiye’nin çip teknolojileri alanında attığı bu adımlar, sadece iç pazarını güçlendirmekle kalmayacak, aynı zamanda uluslararası arenada da söz getirir bir duruma gelmesini sağlamak adına önemli bir fırsat sunacaktır. Bu planların hayata geçirilmesi ile birlikte, Türkiye’nin yarı iletken ve çip üretiminde kendi kendine yeterli bir ülke konumuna gelmesi bekleniyor.