Türkiye, biyoteknoloji alanında önemli yenilikler sunmayı amaçlayan “Ulusal Omiks Platformu”nu kurma hedefi ile birlikte “Biyoteknoloji Üretim Programı”nı da hayata geçirecek. Bu girişimler, akademik ve endüstriyel paydaşların buluşmasını sağlayarak kanser, metabolik hastalıklar gibi çeşitli sağlık sorunlarına çözüm üretme çabalarını desteklemeyi amaçlıyor.
Türkiye’nin “2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi”ne göre, biyoteknolojik ve genomik araştırmaların desteklenmesi, ülkenin küresel ilaç pazarında etkili bir oyuncu olma potansiyelini artırıyor. Pandemi döneminde sağlık alanında görülen hızlı gelişmeler, biyoteknolojik ilaçların önemini daha belirgin hale getirdi. 2019 yılında, dünya genelinde yapılan ilaç satışlarının %31’i biyoteknolojik ürünlerden oluşurken, bu oran Kovid-19 aşıları sayesinde 2021’de %39’a ve 2023’te ise %41’e yükselmiştir. 2028 yılında, bu oranların hücre ve gen tedavileri ile biyobenzer ilaçları da kapsayacak şekilde %46’ya çıkması bekleniyor.
Türkiye ilaç pazarı, 9,35 milyar dolarlık pazar büyüklüğüyle dünya sıralamasında ilk 20 ülke arasında yer alıyor. Ayrıca, biyoteknolojik ürünler bu pazarın %17,6’sını oluşturmakta. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından ruhsatlandırılmış 374 biyoteknolojik ilaç ve 103 biyobenzer ilaç mevcuttur; 33 biyobenzer ilacın üretimi ise Türkiye’de gerçekleştirilmektedir.
Son yıllarda yapılmış olan yatırımlarla birlikte, Türkiye’nin biyoteknolojik ilaç üretimi teşvik ediliyor. Sektöre sağlanan toplam 1,1 milyar dolar yatırım desteği, biyoteknolojik ilaçların imalindeki payını kutuda %8’den %33’e, değerde ise %1’den %9’a çıkartmaya yardımcı olmuştur.
Planlanan “Ulusal Omiks Platformu”, hücreleri, molekülleri ve organizmaları detaylı bir şekilde inceleyerek, moleküler düzeyde hastalıkların anlaşılması, erken tanılar, süreç takibi ve kişiselleştirilmiş tedavi stratejilerine katkı sağlamayı hedefliyor. Bu platform, büyük veri setlerinin güvenilir bir biçimde toplanması, depolanması ve analiz edilmesini sağlayarak, biyoteknoloji ve tıp alanında yenilikçi çözümler sunmayı amaçlayacaktır. Ayrıca, akademik ve endüstriyel işbirliklerini geliştirerek, biyoteknoloji alanında öncü çalışmaların oluşmasına zemin hazırlaması bekleniyor.
Biyoteknoloji Üretim Programı, Türkiye’nin yüksek miktarda biyoteknolojik ilaç ithalatını azaltmayı ve nihayetinde net ihracatçı bir konuma geçmeyi hedefliyor. TÜBİTAK, üniversiteler ve Sağlık Bakanlığı’nın işbirliği ile yerli biyoteknolojik ilaç üretiminin artırılması adına kamu alımları ve araştırma altyapıları üst düzey desteklenecek. Bu yatırımlar Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı aracılığıyla teşvik edilecek ve uzun vadeli uygun koşullu finansman imkanları sağlanacaktır.
Biyoteknoloji alanındaki bütüncül ekosistem inşası ve Türkiye’nin küresel biyoteknoloji yarışında güçlü bir oyuncu olması için 2022 yılında kurulan Biyoteknoloji İhtisas OSB, girişimciler, bilim insanları ve sanayicilerin bir araya geldiği bir platform olarak hizmet veriyor.
Önümüzdeki 5 yıl içinde Türkiye, özellikle onkoloji, immünoloji, diyabet ve obezite alanlarında büyük bir büyüme bekliyor. Nadir nörolojik bozukluklar, Alzheimer, Parkinson ve migren üzerine yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi ise nöroloji alanındaki büyümeyi artıracağı tahmin ediliyor.
Sonuç olarak, Türkiye’nin sağlık teknolojilerinde ve biyoteknoloji alanında gerçekleştireceği bu yenilikçi projeler, ülkenin global rekabet gücünü artırma ve sağlık alanındaki bağımsızlığını pekiştirme bakımından kritik bir öneme sahip olacaktır. Biyoteknolojik ilaçların üretimi, yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi ve sağlam bir araştırma altyapısının kurulması, bu hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için gerekli adımları oluşturacaktır.