USD39,30
%0.32
EURO44,96
%0.28
BIST9.019,57
%-1.65
Petrol62,78
%-0.90
GR. ALTIN4.153,30
%-0.45
BTC4.119.489,11
%0.45
İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkâri
Hatay
Iğdır
Isparta
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
  1. Haberler
  2. Gündem
  3. Türkülerdeki Toplumsal Ses: Geleceğe Akan Duygular

Türkülerdeki Toplumsal Ses: Geleceğe Akan Duygular

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala


Türkülerimiz, toplumsal eleştiriyi derinlikle taşıyan ve dönemleri aşarak zengin bir yaşam mirası oluşturan eserlerdir.

Türkülerdeki sevgiler, çoğu zaman bireysel bir tutku olmaktan öte, sosyolojik bir durumu yansıtan bir anlatı haline dönüşmektedir. Bu durum, Türkülerin özünde barındırdığı toplumsal gerçekliğin bir göstergesidir.

Yemen, Çanakkale ve Hey Onbeşli Onbeşli gibi türküler, yalnızca aşıkların duygularını yansıtan sözler olarak düşünülmemelidir. Bu tür algılar, köklü tarihimiz ve kültürel birikimimizi göz ardı etmek anlamına gelir. Ayrıca, toplumsal duruma yönelik sesli muhalefetin bir ürünü olan pek çok türkü, toplumsal gerçekliğin içindedir.

Eğer bu durum böyle olmasaydı, sevda, ayrılık ve özlem gibi temalar taşıyan türkülerin anlamlarını bildiğimiz derinlikle açığa çıkaramazdık. İnsanların yaşadığı dramatik olaylar, bu türkülerde içsel bir dökümana dönüşerek kuşaktan kuşağa aktarılmıştır.

AH BU TÜRKÜLER

Türkülerimizin, yurda ve insan sevgisine dolup taştığını düşündüren gerçekçi bir bakış açısı geliştirmek mümkündür.

Yârdan ayrılık, yurttan ayrılık olarak da değerlendirilebilecek bir sevda türküsü mevcut mudur?

Beni yalnızlığa mahkûm ettin diye haykıran sözler, yalnızca terk edilen bir âşığın sızlanışı mıdır?

Özlenen, “Karadır kaşların ferman yazdırır” dizesindeki yâr, kardeşçe bir yaşam özleminin umudunu da taşımamaktadır?

Bir sevdiğin yitimi ile beraber yaşama sevincinin de kaybolması başka bir şekilde nasıl ifade edilebilir?

Turnalarla selamlanan “Boynu bükük, benzi soluk yâr”, sadece sevilen kişi midir?

“Ben ağlarsam ağlayıp gülersem gülen/Bütün dertlerimi anlayıp gönlümü bilen” sözleriyle seslenilen ve “Tatlı dillim güler yüzlüm ey ceylan gözlüm” diyerek tarif edilen, şartlarda yurt olarak ifade edilemez mi?

Ben seni sevdiğimi dünyalara bildirdim türküsü, günümüzde içinde bulunduğumuz koşullara esef değilse, bu coşku nasıl bir toplumsal çığlığa dönüşebilir?

ÇIĞLIĞA DÖNÜŞEN TÜRKÜ

19 Mart tarihindeki miting, Saraçhane’den başlayarak işbirlikçilere ve emperyalist politikalara karşı “Gayrik yeter” diyen bir protesto ile gösterilmiştir. Yozgat, Samsun, Mersin, Konya, Van, Ankara, İzmir, Bursa ve İstanbul’un çeşitli ilçelerinde yapılan eylemler, türkülerimiz gibi toplumsal bir coşku seli yaratmaktadır.

Oy, sevmişem ben seni haykırışı bu coşkunun ifadesidir.

Zalimin talim ettiği yola minnet eylemem diyerek, Nâzım Hikmet’in “Vatanın parçalanmış bağrı/Bekliyor senden ümit” çağrısına uyan, Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan diyen bir kararlılıkla gençlik, bu coşku selini sürüklüyor.

Aklın Yolu Cumhuriyet (Bilim ve Sanat Yayınları) kitabının yazarı ve ADD’nin Atatürkçü Düşün Dergisi editörü M. Tevfik Kızgınkaya, bu coşku selini şu sözlerle özetliyor:

“Ok yaydan çıkmıştır, doğrudur. Ancak yaydan çıkan ok, 106 yıl önce Mustafa Kemal’in attığı ‘özgürlük ve bağımsızlık oku’dur. Bu oku millet sahiplenmiştir ve ok hedefini 12’den vurmuştur. Emperyalistlerin işgali ve tek adam saltanatı son bulmuştur. Millet, egemenliğine ve Cumhuriyet yönetimine kavuşmuştur. Artık demokratik laik Cumhuriyetten ve sosyal hukuk devletinden geri dönüş yoktur. İyi bilinsin ki, bu topraklarda sözün gerçek sahibi millettir ve 106 yıl sonra bugün de millet, özgürlüğüne, bağımsızlığına ve egemenliğine sahip çıkmaktadır ve çıkacaktır.” (Solmedya.com)

***

Ayvalık’ta düzenlenen İnsanın yurdu neresidir? konulu etkinlik, Ayvalık ÇYDD, Destek Tasarım Derneği ve Mozaik Edebiyat Grubu’nun işbirliğiyle, Mevlüt Asar’ın özverili çalışmalarıyla hayata geçirilmiştir. Ayvalık Edebiyat Günleri (26 Mayıs-1 Haziran) katılanları, tıpkı Türkülerimiz gibi bağrına basmıştır.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Türkülerdeki Toplumsal Ses: Geleceğe Akan Duygular
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Girdap Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!