Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ile Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında, “zincirleme şekilde adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçlamasıyla 50 günden az olmamak kaydıyla para cezası talebiyle dava açılmıştır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bu iki isim hakkında, 13 Şubat 2023 tarihinde derneğin genel kurulunda gerçekleştirdikleri konuşmalar sırasında yargıyı telkin ve yönlendirme içerikli ifadeler kullandıkları iddialarını inceleyen bir soruşturma yürütmüştür.
İddianamede, sanıkların, içeriğini bilmedikleri siyasi, hukuki, adli ve idari olaylar hakkında değerlendirmeler yaparak kamuoyuna yanıltıcı bilgiler verdikleri ifade edilmektedir. Bu durum, adil yargılama ilkesinin ihlal edilmesine yönelik bir girişim olarak değerlendirilmektedir. Savcılık, sanıkların eylemleri sonucunda adil yargılama hakkına zarar verdiklerini ve toplumu yanıltıcı bilgilerin yayılmasına sebep olduklarını iddia etmektedir.
Turan ve Aras hakkında hazırlanan iddianame, İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmiştir. Bu süreçte mahkeme, iddianamede belirtilen suçlamaların ciddiyetine dikkat çekmiştir. Sanıkların “zincirleme şekilde adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçundan para cezası talep edilmesinin yanı sıra, “zincirleme şekilde basın ve yayın yoluyla yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla da karşı karşıya oldukları bildirilmiştir. Bu kapsamda, sanıkların 1 yıl 10 ay 15 günden 5 yıl 6 ay 15 güne kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edilmektedir.
Bu gelişmeler, Türkiye’deki yargı bağımsızlığı ve basın özgürlüğü konularındaki tartışmaların yeniden alevlenmesine neden olmuştur. Ülke genelinde birçok kesim, yargı sisteminin tarafsızlığını ve bağımsızlığını koruma zorunluluğunu vurgularken, bu durumun demokrasinin geleceği açısından kritik bir öneme sahip olduğunu belirtmektedir. Öte yandan, TÜSİAD gibi büyük bir kuruluşun başkanlarının böyle bir iddianame ile karşı karşıya kalması, iş dünyasında da geniş yankı bulmuştur.
İş insanları ve sanayiciler, bu tür davaların, iş yapma ortamını olumsuz etkileyebileceği ve ülkenin ekonomik istikrarına zarar verebileceği konusunda endişelerini dile getirmişlerdir. Ayrıca, yargının bağımsızlığına duyulan güvenin azalması, yatırım kararlarını da etkileyebilecek bir faktör olarak öne çıkmaktadır.
Sonuç olarak, Orhan Turan ve Mehmet Ömer Arif Aras’ın karşılaştığı davalar, Türkiye’nin siyasi ve hukuki ortamında önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir. Bu durum, sadece sanıkların geleceğini değil, aynı zamanda ülkenin yargı sisteminin işleyişine dair kamuoyunda oluşan algıyı da etkileyecektir. Yargı sürecinin nasıl ilerleyeceği ve sonuçlanacağı, hem iş dünyası hem de genel kamuoyu açısından merakla beklenmektedir.