USD37,97
%0.35
EURO41,22
%0.67
BIST9.044,64
%0
Petrol71,61
%0
GR. ALTIN3.695,39
%0.44
BTC3.318.815,01
%0.66
İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkâri
Hatay
Iğdır
Isparta
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
  1. Haberler
  2. Siyaset
  3. TÜSİAD’dan Eleştiri: Türkiye’nin Ekonomisi Tehlikede!

TÜSİAD’dan Eleştiri: Türkiye’nin Ekonomisi Tehlikede!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala



TÜSİAD Üzerine Bir Değerlendirme

TÜSİAD Üzerine Bir Değerlendirme

TÜSİAD, Türkiye’nin en etkili iş dünyası örgütlerinden biri olarak, tarih boyunca çeşitli tartışmalara konu olmuştur. 14 Şubat’taki genel kurulda yapılan iktidar eleştirisi, TÜSİAD’ın geçmişteki benzer eleştirilerine nazaran daha fazla yankı bulmuştur. Bunun nedeni ise, geniş kitlelerin artan memnuniyetsizliği ile TÜSİAD’ın söyleminin örtüşmesidir. Sonuç olarak, TÜSİAD’a yönelik bir soruşturmaya gidilmesi durumu ortaya çıkmıştır.

4 bin 500’e yakın şirketi temsil eden TÜSİAD, Türkiye’deki dış ticaretin yüzde 85’ini gerçekleştirmekte ve kayıtlı istihdamın yaklaşık yüzde 50-60’ını oluşturmaktadır. Aynı zamanda, Avrupa İş Dünyası Konfederasyonu’nun da bir üyesi olarak, uluslararası sermaye ile ilişkili bir yapıdadır. Ancak TÜSİAD, Türkiye’de siyasal İslamcı muhalefetinin güç kazanmasından beridir seküler kimliği dolayısıyla çeşitli eleştirilere maruz kalmıştır. 1980’lerde Özal döneminde ifade edilen “Anadolu Kaplanları” retoriği, muhafazakar taşra sermayesinin ön plana çıkmasına neden olmuştur.

İktidar, muhafazakar sermayeyi destekleyerek, kamu kaynaklarını MÜSİAD ve TUSKON gibi gruplara aktarırken, kendi sermaye gruplarını oluşturmuştur. Bugün Türkiye’nin zenginleri listesine, Sabancı ve Koç ailelerinin yanı sıra Murat Ülker ile Selçuk Bayraktar gibi isimlerin de girmesi, bu dönüşümün bir göstermesi niteliğindedir.

TÜSİAD’ın en hızlı büyümesini iktidar döneminde gerçekleştirdiği sıklıkla vurgulanmaktadır. Özelleştirme politikaları ve kredi imkanları, TÜSİAD üyelerinin zenginliğini artırmış; fakat, 2002 sonrasında sıcak para akışıyla başlayan büyüme, inşaat sektörüne dayalı bir modele dönüşerek, ekonomik sürdürülebilirliği sorgulanır hale getirmiştir. Vahşi madencilik uygulamaları, tarım ve orman alanlarının yok edilmesi, turistik tesislerin doğa katliamına neden olması, toplumun alt kesimlerini derinden etkilemiştir.

Bu durum, gelir dağılımında ciddi bir adaletsizlik yaratmış ve kamu istihdamının büyümesi, lüks ve şatafatın artmasıyla birleşince toplumda yoksullaşma süreci hız kazanmıştır. Bununla birlikte, Suriye politikalarının yarattığı fatura, ekonomik zorlukları daha da derinleştirmiştir. İktidarın yargıyı bir sopaya dönüştürmesi ve çifte standart uygulamaları, mülkiyet hakkına yönelik endişeleri artırmış, belirsizlik ortamı toplum üzerinde olumsuz etkiler yaratmıştır.

Türkiye’de toplumun yüzde 80’inin yoksullaşması, dolayısıyla tüketici konumuna gelememesi, kapitalist sistemler açısından ciddi bir aksaklık teşkil etmektedir. 2007 sonrası ve 2016-2017 yıllarında derinleşen ekonomik kriz, milyonlarca insanın temel gıda maddelerine muhtaç hale gelmesine yol açmıştır. Enflasyonu kontrol altına almak için uygulanan yüksek faiz politikaları ve sabit kur uygulamaları, TÜSİAD üyelerinin de dâhil olduğu geniş bir kesimi zor durumda bırakmıştır.

Durgun bir ekonomi içerisinde, Koç Holding başta olmak üzere birçok büyük firmanın hasılatı ve net kârı ciddi oranda düşmüştür. İflas ve konkordato rakamlarının artması, ekonominin döngüselliğinin kalmadığını göstermektedir. TÜSİAD Başkanı Orhan Turan’ın “sistem çöktü” ifadesi, yalnızca yoksul kesimin değil, zenginlerin de kaygı taşıdığını ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, işçi ve işverenlerin huzursuzluğunun yanı sıra, eğitim ve sağlık gibi alanlardaki profesyonellerin de mutsuzluğu söz konusudur.

Sonuç olarak, herkesin mağduriyet yaşadığı bir dönemde, Türk toplumu adaletsizlik ve yoksullukla yüzleşmektedir. Bir Afrika atasözü, “Aslan, ceylan, zebra, kaplan aynı yöne koşuyorsa orman yanıyor demektir,” diyerek, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun ciddiyetini ifade etmektedir. Gerçekten de Türkiye yanıyor.


0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
TÜSİAD’dan Eleştiri: Türkiye’nin Ekonomisi Tehlikede!
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Girdap Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!