Günlük hayatımızda karşılaştığımız acı verici gerçekler, ayrıştırıcı politikaların etkisi ve insanlık suçlarına yol açan baskılar, kolaylıkla patlak veren şiddet olayları, sıcak çatışmalar ve siyasi-ekonomik iktidar çekişmeleri, beslenmeye devam eden kin ve düşmanlıklarla iç içe geçmiş durumdadır.
Böylesine karmaşık bir dünyada, sağduyulu ve bilinçli bireylerin distopik koşulların yarattığı derin umutsuzluğa kapılmaları oldukça anlaşılır bir durum değil mi?
Peki, bu kısır döngüden nasıl kurtulabiliriz?
Elbette çok sayıda alternatif var. Dünya gerçeğine, bir de çocukların masum ve heyecan dolu gözleriyle bakmayı denesek?
Fatih Akın başta olmak üzere, birçok yönetmen bu yaklaşımı benimsemiştir. Yetişkinlerin tutarsız davranışları ve kaprisleri çocuklar ve gençler üzerinde nasıl bir etki bırakıyor?
“Amrum,” bir gönül borcunun cömertçe karşılığını bulmasını simgeleyen, son derece samimi, yalın ve sıcak bir film. Fatih Akın, sevdiği ve saygı duyduğu sinema hocası Hark Bohm’un yıllardır hayalini kurduğu projeyi, tereddüt ettikten sonra hayata geçirmeye karar vermiş; bu kararında da son derece haklıdır.
1945 yılında Nazi Almanyası’nın savaşı kaybetmek üzere olduğu dönemde, o küçücük Amrum adasında, faşist bir ailenin çocuğu olarak yaşamını sürdüren 12 yaşındaki bir çocuğun gözünden bu kritik dönemi sinemaya taşımak, Türk kökenli bir Alman yönetmene mi düşecekti, sorusunu düşündürenler elbette ki vardı. Ancak Fatih Akın, bu tuzaklardan ustalıkla sıyrılarak, Alman tarihinin önemli bir kesitine, insani bir bakış açısı ile yaklaşmış ve duygusal bir film ortaya koymuştur.
Fatih Akın’ın vazgeçilmez oyuncusu Diane Kruger, “Amrum” kadrosunda yer almakta. Ancak filmin asıl yükü, yetenekli çocuk oyuncu Jasper Ole Billerbeck’in omuzlarında. Bu önemli rolü başarıyla üstlenen Jasper Ole Billerbeck, ne yazık ki ödül alacak bir seçkide yer almıyor, çünkü “Amrum” yarışma dışı bir seçki içerisinde bulunuyor.
Başka bir başarılı çocuk oyuncu olan Yui Suzuki, Japon sinemasının dikkat çeken yeni kadın yönetmenlerinden Chie Hayakawa’nın ikinci uzun metrajı “Renoir”da aşırı duyarlı ve zengin hayal gücüne sahip bir ilkokul öğrencisini canlandırıyor. Gelecek cumartesi akşamı festivale katılan en genç kadın oyuncu ödülüne aday olan Yui Suzuki’nin performansı merakla bekleniyor.