“Başkalarını gözlemleyerek ve gözlemlenerek bir ömür geçirdim. Hayatımın tümünü yanılsamalar yaratan bir yerde yaşadım. Yalanlarla dolu diyebiliriz ama hedefim her zaman gerçek oldu” diyor Amerikan tiyatrosunun birinci leydisi, Broadway’in kraliçesi Lillian Hall.
Lillian Hall, ünlü yazar Anton Çehov’un “Vişne Bahçesi” isimli oyununu sahnelemek için yapılan provalarda, diyaloglarını unuttukça bunu fark eden yönetmen Peter ile yapımcı Jane arasında bir panik baş gösteriyor. Jane, Broadway’in gösteri sanatlarına dair sıkı bir bilgiye sahip bir yapımcı olarak, bu durumu riskli bir durum olarak değerlendiriyor ve Lillian’ın yerine bir yedeği getirmenin daha mantıklı olacağını savunuyor. Diğer yandan, Lillian’a olan hayranlığıyla bilinen Peter, onun bir doktora gitmesini istiyor. Lillian, oyundaki alt metin, duygusal hatırlama ve hafıza gibi unsurların önemini, neden bu kadar çabuk unuttuğunu sorguluyor.
Lillian, son zamanlarda karşılaştığı zorlukların bilincinde: Kocası Carson’ın hayalini sıklıkla görmesi, sanrılar yaşaması ve uyku problemleri yaşamaktadır. Doktoru ona demans olduğunu söyledikten sonra, Lillian kendi takvimini oluşturmak için harekete geçiyor. Tiyatro, onun yaşamının merkezindedir ve bu tutkusu kimse tarafından elinden alınmamalıdır. 25 yıl boyunca onun sekreterliğini yapan Edith ise Carson’a Lillian’a göz kulak olması konusunda bir söz vermiştir. Komşusu Ty ile gerçekleştirdiği sohbetlerde, Lillian sanatı ve hayatı üzerine derin düşüncelere dalıyor ve “Sanat hayatın ötesine geçebilir mi?” sorusunu sorarak sahnede bilinmeyene ne kadar sıçramanın mutluluğunu yaşayabildiğini ifade ediyor. Bu süreçte, kızı ve torunuyla da ilişkilerini düzeltmeye yönelik adımlar atıyor.
‘TİYATRO BENİM EVİM’
Kızının evinde, birlikte ninni söyledikleri sahneler ve onun neden iyi bir anne olamadığına dair içten anlatımları oldukça dokunaklı. Lillian, “Sekiz yaşındaydım, ailem, dostlarım ve ben teknedeydik, herkes çok eğleniyordu, birden ne kadar görünmez olduğumu hissettim. Ailemin istemediği, ne yapacaklarını bilemediği çocuktum. Tek istediğim görülmekti. Denize atladım, eğlence bitti” diyerek, tiyatroda karaktere büründüğünde kendisini güçlü, cesur, ilginç ve güzel hissettiğini ifade ediyor. Bu sayede insanlar onu fark etmiş ve görmüştü. İlk olarak Meryl Streep’in yorumlayacağı rol, daha sonra Jessica Lange’e geçiyor. Lange, Lillian karakterinde büyüleyici bir performans sergiliyor ve American Horror Story dizisindeki rol arkadaşları Kathy Bates ve Lily Rabe ile de beraber sahnede yer alıyor. Lillian’ın komşusu rolünde ise ünlü “007 James Bond” yıldızı Pierce Brosnan bulunuyor.
“Vişne Bahçesi”nin teması ile Lillian Hall’un yaşamı birbirine geçmiş durumda. Ana kahraman olan soylu Lyuba, vişne bahçesini ve evini terk ediyor; öğrenci Petya ise Lyuba’ya “Hayatında ilk kez gerçekle karşı karşıyasın” diyerek önemli bir gerçeği hatırlatıyor. Sahnede ayağa kalkıp evine son bir kez bakan Lillian, “Evim, gençliğim” diyerek sahneden çıkıyor. Burada Lillian’ın gerçek evi tiyatronun sahnesi olup, sağlığı nedeniyle bu sahneyi terk etmek mecburiyetinde kalıyor. Senarist Elisabeth Seldes Annacone, bu özgün senaryosunu, ünlü oyuncu Marian Seldes’in gerçek yaşamından esinlenerek kaleme almış. Marian Seldes, 1948’de Medea oyunuyla Broadway’de sahneye çıkmış ve 2002 yılına kadar sahnede kalarak tek bir oyunu bile kaçırmamıştır.
Tıpkı Lillian’ın hikayesi gibi, çok yakında izlediğimiz ve Maria Callas’ın yaşamını konu alan Maria da operayla özdeşleştirilen bir yaşamı anlatıyor. Bu eser, sağlığından ötürü artık şarkı söyleyemeyeceğini anlayan bir sanatçının hikayesini barındırıyor. Michael Cristofer’in yönettiği “Muhteşem Lillian Hall” filmi, Jessica Lange, Kathy Bates, Lily Rabe, Jesse Williams ve Pierce Brosnan gibi ünlü isimlerin performanslarıyla vizyona girdi.
