DMM’nin sosyal medya hesabından yapılan son açıklamada, bazı basın yayın organlarında çıkan “Yemek kartıyla market alışverişine sınır geldi” başlıklı haberlerin gerçeği yansıtmadığı bildirildi. Bu durum, yemek kartlarının kullanımına dair kamuoyunda oluşan yanlış anlamaları gidermeyi amaçlamaktadır. DMM, özellikle bazı haberlerin kamuoyunu yanlış yönlendirme amacı taşıdığını vurguladı.
Açıklamada, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından yapılan bir duyurunun altı çizildi. SGK, yıl başından itibaren yemek kartı, çeki veya kuponunun yemek dışında kullanılması durumunda, 158 liralık bir tutarın prime tabi tutulmayacağını belirtmişti. Ancak bu tutarı aşan kısmın prime esas kazanca dahil edileceği ifade edilmişti. Böylece yemek kartlarının kullanımına yönelik belirli bir sınırın olmadığı ortaya konmuş oldu.
DMM’nin yaptığı açıklamalarda, işverenlerin yemek kartlarıyla alışveriş yapılacak kurumlarla yaptığı anlaşmalara müdahale edilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığına da dikkat çekildi. Bu bağlamda, 2025 yılı başından itibaren yemek kartlarının yalnızca yemek amaçlı kullanılmasını engelleyen herhangi bir düzenlemenin yapılmadığı ifade edildi. Aynı şekilde, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile SGK’nın da konuya dair yeni bir düzenleme hazırlamadığı belirtildi.
Açıklamanın sonunda, kamuoyunu yanıltan haberlere itibar edilmemesi gerektiği vurgulandı. DMM, bu tür yanlış bilgilerin cirit atmasının hem tüketiciler hem de işverenler açısından sorunlar doğurabileceğini ifade ederek, doğru bilgilere dayanarak sonuca varmanın önemine değindi.
Bu açıklama, yemek kartlarının kullanımı konusundaki belirsizlikleri gidermeyi ve vatandaşlara daha fazla bilgi sağlamayı hedefliyor. yemek kartlarının yalnızca restoran ya da yemek hizmeti almak için kullanılması gerektiği algısının aksine, mevcut düzenlemelerin farklı kullanım alanlarına açık olduğu anlaşılıyor. Özellikle 158 liralık sınırın, yemek dışındaki harcamalar için bir denge unsuru oluşturduğu ifade edilebilir.
DMM’nin duyurusu, vatandaşların yemek kartı veya kuponlarıyla alışveriş yaparken karşılaşabilecekleri olası sorunların önüne geçilmesini amaçlıyor. Böylece, toplumsal huzursuzluk ve kafa karışıklığını önlemek için kamuoyunun daha fazla bilgilendirilmesi gerektiği vurgulanıyor. Bu tür açıklamalar, yalan haberlerin yayılmasını önlemek ve halkın doğru bilgilere ulaşmasına yardımcı olmak açısından büyük önem taşımaktadır.