Zihnin Aynası: Birkaç Cümle, Birçok Gerçek…
Mehmet Saatçi yazdı…
Bazı sözler vardır ki mizahın ve ironinin içinden acı gerçeği söküp çıkarır. Hayatın çarpıklığını bir cümleyle özetleyen bu ifadeler bazen suskun bir çığlık, bazen öfkenin gülümseyen hali olur.
“Kör, sağıra çok güzelsin demiş. Ama ne kör anlamış ne de sağır… Ama dilsiz duymuş, o da tabii kimseye söyleyememiş.”
Bu cümle; iletişimin, anlayışın, görmenin ve anlatmanın kaybolduğu bir toplumda, duyanın da susturulduğu bir devri özetliyor.
“Çabuk öfkelenen birini görünce beyninin küçük olduğunu düşünürüm. Küçük çaydanlık çabuk kaynar, sen fokurdamaya devam et bebişim.”
Zekâ ile sabrın ilişkisi, mizahın dozunda bir göndermeyle anlatılıyor. Gülüyoruz ama düşündüren cinsten…
“Fransız genelevinde 20 yıldır çalışan bir kadın, odasında intihar eder. Elindeki notta: ‘Ben diğer fahişelerin bu işi para için yaptığını yeni öğrendim’ yazar…”
Sistemin kurbanı, düzenin oyuncusu olan bireyin trajik sorgusu. Gecikmiş bir uyanış ve hayatın trajik ironisi…
“Haydi gelin cenneti ateşe verip cehennemi suyla söndürelim. Böylece iki engel ortadan kalksın. İnsanlar cennet ümidiyle ya da cehennem korkusuyla değil, Allah aşkıyla ibadet etsin.”
Samimi bir çağrı… İnancın korku ya da beklentiyle değil, sevgiyle yaşanması gerektiğine dair cesur bir çıkış.
“Gönlümün cennetine koyduklarım ve cehenneminde yaktıklarım; alayınızın Allah belasını versin, hiçbir hayrınızı görmedim.”
İhanete, hayal kırıklığına karşı açık bir hesaplaşma… Kalpten gelen bir lanet.
“Bakın, bakın gözlerimdeki ışıltıya bakın. Nasıl ışıl ışıl değil mi? Dolar ve benzin 40 lirayı geçti, çok şükür… Unutmayın; acının içinden geçmezseniz dışına çıkamazsınız.”
Sistemle, ekonominin ruhsuz rakamlarıyla dalga geçen bir vatandaş ironisi. Gözyaşından ışıltı üretmeye çalışan bir ruh hali…
Ve kapanışta bir ironi daha:
“Ne demiş ünlü düşünür Cengiz Kurtoğlu: ‘Zaten o şarkıyı ben sana yazmadım.’”
Hayat bazen bizim için yazılmamış şarkıları bize söyletir. İçimizden taşan duyguların kime ait olduğu da zamanla anlamsızlaşır.
Ve tabii ki hatırlatma:
“Cesaret bulaşıcıdır.”
Belki de bu yüzden hâlâ konuşabiliyoruz…
Köşe Yazısının Tamamını Okumak İçin Yukarıda ki Profili TIKLAYIN