USD39,73
%0.16
EURO45,88
%0.20
BIST9.203,37
%1.11
Petrol77,26
%-2.02
GR. ALTIN4.297,56
%0.15
BTC4.110.756,14
%-0.91
İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkâri
Hatay
Iğdır
Isparta
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
  1. Haberler
  2. Gündem
  3. Ekonomik Kriz ve Doğurganlık İlişkisi Zirveye Çıktı!

Ekonomik Kriz ve Doğurganlık İlişkisi Zirveye Çıktı!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ekonomik sorunlar son yıllarda Türkiye’yi derinden etkiliyor ve bu etkiler, toplumun temel dinamiklerine de yansıyarak daha karmaşık bir hal alıyor. Nüfusun geleceği tehlike altına girmişken, gençler arasında evlilik isteği azalmış, evli çiftlerde ise geçim sıkıntıları nedeniyle boşanma oranları artmıştır. Tüm bu olgular, ailelerin çocuk sahibi olmalarını engelleyen unsurlar haline geliyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2001 yılında 15-49 yaş arasında bir kadının doğurabileceği ortalama çocuk sayısı 2,38 iken, 2023 yılına gelindiğinde bu oran 1,51’e düşmüş ve nüfusun yenilenmesi için gerekli olan 2,10 seviyesinin altına inmiştir. Bu sonuç, Türkiye’nin demografik yapısındaki alarm zillerinin çoktan çalmaya başladığını gösteriyor.

Siyasi iktidar ise, Türkiye’deki doğurganlık oranını artırabilmek için çeşitli yollar araştırsa da, önerileri genellikle yüzeysel kalıyor. Örneğin, kadınların doğum sonrası ücretli izin süresinin kademeli olarak bir yıl uzatılması gibi öneriler gündeme geliyor. Ancak bu tür geçici çözümlerin, geri dönüşü olmayan bir sorunu çözmek için yetersiz kaldığı anlaşılmaya başlandı. Son dönemde bu sürenin iki yıla çıkarılması konusunun da konuşulması, sorunun ciddiyetini göstermekte. Ancak sorunun derinliği ve yapılması gerekenler, sadece doğum iznini artırmakla sınırlı değildir.

Muhalefet, iktidarın bu tür çözümlerinin, aslında kadınları iş gücünden uzaklaştırarak onları eve hapsetmeyi ve onları doğurganlık makinesi olarak görme anlayışının bir sonucu olduğunu vurgulamaktadır. Ayrıca, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın başlattığı doğum yardımları da yeterli bir çözüm olarak görülmemektedir. İlk çocuğa 5 bin lira, ikinci çocuğa aylık 1.500 lira, üçüncü çocuğa ise aylık 5 bin lira gibi destek ödemeleri, gerçekçi bir doğurganlık artışı sağlamada yetersiz kalıyor. 2023 yılı içinde yapılan doğum yardımı başvuruları da bu durumu kanıtlıyor. 287 bin 518 başvurudan yalnızca %41’i birinci çocuk için yapılırken, diğerleri de aynı oranda düşüş göstermektedir.

Ekonomik kriz ve geçim sıkıntıları, ailelerin çocuk sahibi olma kararlarını doğrudan etkiliyor. İnsanlar, yeni bir bebeğin evlerine eklenmesi halinde hangi kaynakla geçineceklerinin kaygısını taşırken, yalnızca doğum yardımları gibi desteklerle bu sorunun aşılması mümkün görünmüyor. Çalışan ebeveynlerin gelirini artırmanın şart olduğunu vurgulayan öneriler arasında, ilk çocuk için %20, ikinci çocuk için %35, üçüncü çocuk için ise %50 oranında maaş artışı sağlanması yer alıyor. Bu tür desteklerin, ailelerin çocuk sahibi olma isteklerini artırabileceği düşünülüyor.

Çalışan annelerin uzun süreli izinler yerine, daha mantıklı maaş artışlarıyla desteklenmesi gerektiği de dile getirilmektedir. Böylece kadınların çalışma hayatındaki yerleri korunmuş olacaktır. Ek olarak, eşi çalışmayan babaların da maaşlarında benzer oranlarda artış yapılması gerektiği savunuluyor. Tüm bu önerilerin hayata geçirilmesi içinse, devlet bütçesindeki şatafatlı kamu harcamalarının azaltılması gerektiği, böylece halka daha fazla kaynak aktarımının sağlanabileceği vurgulanmaktadır.

Sonuç olarak, Türkiye’nin doğurganlık sorununu çözebilmesi için kapsamlı ve etkili politikaların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, yetersiz yardımlar ve yüzeysel çözümler yerine, kalıcı ve sürdürülebilir yöntemlerin geliştirilmesi kaçınılmazdır.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Ekonomik Kriz ve Doğurganlık İlişkisi Zirveye Çıktı!
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Giriş Yap

Girdap Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!