Sırlarımız Mestûr…
Bu Ülkenin içerisinde öyle bir kesim yaşıyor ki, kendini olduğunun dışında, olamadığının hayali ile resmeden, içinde kalmış ukdelerin ezikliğini, doğrulara saldırarak intikam almaya çalışan ve yenemediği aşağılık kompleksine kendisinin yenik düştüğünü dahi anlayamayan…
61 yıl sonra Esad rejimi çöküyor, Suriye’de ayak basılan yerin altı neredeyse komple mezar olmuş halde, bir ruh hastası ve yandaşları sayesinde katledilen yüzbinlerce insan söz konusu. Daha geçtiğimiz aylarda Filistine, Gazze katliamının insanlık dışı sahnelerine şahitlik ederken hemen yanı başımızda, Suriye’de zindanlarda diri diri 40 yıl çürümeye bırakılmış, aklını yitirmiş insanları buluyoruz.
1960 lardan itibaren dünyadaki tüm sol hareketlerin politik sempatisini ve desteğini kazanmış olan Filistin direnişini, bugün Türk solunun “Deniz Gezmiş’in askeri eğitim aldığı” bir nostaljik anıya dönüştürerek terk ettiklerini bile görüyorken, Suriye halkının yaşadığı travmaya empati yapmaları zaten beklenemez.
CHP denilen örgüte gelirsek, ülkesini yağmaladıktan, halkını katlettikten sonra kaçan Esad ile görüşmek istediğini söyleyen genel başkanlarını duyduktan sonra geriye ne söz kalır ki? CHP… Bıraktım Milli olabilmeyi, hiç bir zaman sol olamayan, solcuyum deme modasına uyan ama ideolojik alt yapısızlıktan masadan kalkıp sahaya inemeyenlerin sığındığı bir örgüt, gerçeği görüp ayrılan Ecevit’in bile partisi olmamışken günün sonunda Milleti sihirli isim olan “Atatürk” e sığınarak suistimal edenlerin, sırtını dayayacak yer arayanların dükkanına dönüşmüştür.
Oysa bugün günlerden particilik hırslarının, koltuk kavgalarının, hayal sahnelemenin, eşşek kafalı insan vücutlu heykellerinizin günü değildir.
Devlet yönetmek, Belediye işletmeye benzer mi, ki onu bile beceremiyorken.
Bugün Devlet aklı günüdür, Askeri strateji ve partiler üstü düşünebilen aklın günüdür.
HTŞ liderinin gerçekte ne giydiği, saçının sakalının durumu gibi sembollerin üzerinden önüne gelenin konuşturulduğu, alkol sonrası çorbacı gevşekliğindeki moderatörlerin, haber kanallarının, çakma sözde gazetecilerin ve sayısız yurdum Prof larının elinde değnek sallaması ile değil, cephedekiler ile yön verilen ve komuta edenler ile alınan bir yoldur bu.
Daha hiç bir sonuç yokken, Şam’a henüz yürünüyorken onca yeni Suriye Bayrağı nereden çıkmış, nasıl basılmış, kimlerin aklına gelmiş ise, aynı akıllar ne zaman ne yapacağını, neyi yaptık, neyi yapmadık diyeceğini, neyi söyleyip, neyi söylemeyeceğini de çok iyi bilir elbet.
Siz gölge etmeyin, izleyin yeter.
Ya da Noel baba için çorap doldurabilirsiniz mesela …