Sağlık Bakanlığı, 6 ay önce geri ödeme sistemine dahil ettiği atopik dermatit ilacının maliyetini karşılayamayacağını anlayınca, tedavi gören hastalar için daha ucuz olan alternatif ilaçların öncelikli olarak kullanılacağını açıkladı. Bu yeni politika, hastaların tedavisine ciddi bir kısıtlama getirmiştir.
Ancak, Sağlık Bakanlığı tarafından şart koşulan alternatif ilaçların risk faktörleri konusunda endişeler de gündeme gelmiştir. ABD Gıda İlaç Dairesi (FDA), bu ilaçların risk faktörünün oldukça yüksek olduğunu belirtirken, hastalar üzerinde ek bir kaygı yaratmıştır. Sağlık Bakanlığı’nın, Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) gerçekleştirdiği düzenlemeler, hastaların ulaştığı tedavi yöntemlerini kısıtlamış ve bu durum hastaların tedavi süreçlerini olumsuz etkilemiştir.
Bu yeni düzenleme ile Hacettepe Üniversitesi Dermatoloji Bölümünde tedavi gören hastalar, Dupilumab içeren ilaçlar yerine Abrositinib ya da Upadasitinib tedavi yöntemlerine yönlendirilmiştir. Hacettepe Üniversitesi tarafından hastalara bu ilaçların risk içerdiği belirtilmiş olması, hastaların kaygı seviyesini artırmıştır.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) yetkilileri ile yaptığımız görüşmelerde, Dupilumab içeren ilacın geri ödeme işlemlerinin hala sürdüğünü ancak SUT’ta herhangi bir değişiklik yapılmadığını ifade ettiler. SGK yetkilileri, doktorların bu SUT’u farklı yorumlamaları nedeniyle hastaların mağduriyet yaşadıklarını belirtmektedir.
Bu durum, hastalar ve hasta yakınları arasında birçok soru işareti doğurmuştur. İlk olarak, Sağlık Bakanlığı’nın atopik dermatit tedavisinde etkili olan ilacı, son SUT uygulaması ile bütün hastanelere açmasının arka planında, Hacettepe Üniversitesi Dermatoloji Bölümü’nün elindeki hastaları başka hastanelere yönlendirmesi mi yatıyor? İkinci bir soru ise, Sağlık Bakanlığı’nın maliyetini karşılayamayacağı ilacı bütün hastanelerin vermesini önlemek için SUT’ta açık olmayan ifadeler kullanıyor olabileceği düşüncesidir.
Yapılan araştırmalar neticesinde, Abrositinib ya da Upadasitinib içeren üç ilacın piyasada bulunduğu tespit edilmiştir. Bu ilaçların piyasaya sürülme tarihlerine baktığımızda; biri 2020 yılı Haziran ayında, diğeri 2019 Aralık ayında ve sonuncusu ise 2024 Mayıs ayında geri ödeme kapsamında satışa sunulmuştur. Ancak bu ilaçlara zorunluluğun neden getirildiği konusunda Sağlık Bakanlığı’ndan henüz bir açıklama gelmemiştir.
Atopik Dermatit hasta sayısının 2023 Aralık verilerine göre, dünya genelinde nüfusun yüzde 2,6’sının (yaklaşık 204 milyon kişi) etkilediği görülmektedir. Bu hasta sayısının, 101 milyonu yetişkin ve 103 milyonu çocuk olduğuna dair British Association of Dermatologists tarafından sağlanan bilgiler, durumun ciddiyetini ortaya koymaktadır. Ayrıca kadınların AD’den etkilenme olasılığının erkeklerden daha yüksek olduğu bilinmektedir.
Bu bağlamda, Sağlık Bakanlığı’nın gereken önlemleri almadığı takdirde, Türkiye genelinde 2021 verilerine göre 1.6 milyonu aşan atopik dermatit hastasının, kontrendikasyon riski yüksek olan bu ilaçları kullanması gerekecek. Bu durum, hastaların yaşam kalitesini ciddi anlamda etkileyebilir, iş ve okulda üretkenliklerini azaltabilir ve sağlık bakım maliyetlerini artırabilir.
Sonuç olarak, yenidoğan vakalarının hala tartışıldığı şu günlerde, vatandaşların ilaç erişiminde yaşadığı zorluklar Sağlık Bakanlığı’nın gündeminde olmalıdır. Bakanlığın bu süreçte vatandaşların yanında olup olmadığını sorgulamak, sorumluluk alıp almayacağını göstermesi açısından büyük önem taşımaktadır.