Uzun zamandır sosyal demokrat politikalarına ağırlık veren Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından sert, halkçı ve geçmişteki Kemalist çizgisine geri döndü. Parti başkanı Özgür Özel, özellikle “kırmızı kart” uyarısıyla “sağlam muhalefet olamamakla” eleştirilmişti. Bu süreçte Saraçhane, CHP’nin tavrının belirleyici bir kırılma noktası oldu.
Aktif siyaset yapmaya başlaması, dilini daha sert bir şekilde kullanması ve en önemlisi sokakta görünme çabaları, halkta büyük bir sempati uyandırdı. Saraçhane Eylemleri sürecinde Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) ve DEVA seçmeninin pasif kalması, CHP açısından oldukça önemli bir durum haline geldi. DEVA’nın ikili oynamak için bir imkanı kalmadı; artık CHP, sosyal demokrat bir parti değil, uyanan dev Kemalist bir yapı olarak karşımıza çıkıyor. DEVA için bu durum büyük bir dezavantaj oluştururken, AK Parti ile her zaman koalisyon kurabilen daha pragmatik bir parti olarak, CHP’nin yeni kazandığı seçmen kitlesiyle daha idealist ve sert bir duruş sergilemesi, DEVA’nın stratejik bir hata yapmasına neden oldu. Böylelikle DEVA, kendisini AK Parti’ye muhtaç duruma düşürdü. Demokrasi eletkilerine önem vermeyen tipik kırsal seçmen tavrıyla, DEVA’nın duruşunun sorgulanmasına sebep oldu.
Saraçhane’deki mitingler ve eylemler sırasında Atatürkçü ve Türkçü gençlerin yoğun katılımı, yeni bir parti politikasına dönüşüm sinyalleri vermekte. Ancak, CHP’nin geçmişte de Kemalizm üzerinden eleştirilere maruz kaldığı bir gerçek. Bugün Türkçüyüm diyen muhafazakar ailelerin çocukları, anne ve babalarına CHP’yi sevmemelerinin sebeplerini sorduğunda, muhtemel yanıtlar arasında Kemalizm yer alabilir. CHP, hem Kemalist kimliği nedeniyle hem de bu kimliği tam olarak yansıtamadığı için çokça eleştiri aldı. Bu noktada halkta da belirgin bir tutarsızlık söz konusu. CHP, iktidarı hedefleyen bir kitlesel parti olarak, oy alacağı kitleleri belirlemede doğru stratejiler geliştirmek zorundadır. CHP’yi doğunun seçmenine mecbur bırakan ise yıllarca Anadolu seçmeni olmuştur.
Sonuç olarak, CHP yeniden beklenilen ve eleştirilen “Cehape” zihniyetine dönme sürecine girmiştir ve bu değişim, partinin oy oranını artıracaktır. Sosyal demokrat kucaklayıcılığını tamamen terk eder ve net bir çizgiyle siyaset yaparsa, halkın tepkisinin olumlu yönde olacağı aşikar. Halk, Atatürk’ün değerlerine sahip çıkan bir partiyi, kendisine yakın bulmakta ve desteklemektedir. CHP’nin bu dönüşüm süreci, hem kendine çeki düzen vermesi açısından önemli bir fırsat sunmakta hem de Türk siyasetinde belirleyici bir rol oynamasına olanak tanımaktadır.