Francis Ford Coppola, “Baba”, “Kıyamet” ve “Dracula” gibi kült filmlerin yaratıcı yönetmeni olarak sinema dünyasında önemli bir yere sahiptir. Coppola’nın, Cannes Film Festivali’nin yarışma bölümünde prömiyerini gerçekleştirdiği ve 40 yıldır hayalini kurduğu projesi “Megalopolis”, sinemaseverlerle buluştu. Film, yapımcısının mal varlığının bir kısmını ipotek ederek 120 milyon dolara çekildi.
Coppola, “Megalopolis’in tohumları benim çocukluğumda atıldı. H.G. Wells’in romanından Alexander Korda’nın uyarladığı ‘Things to Come’ filminden çok etkilendim. Ayrıca, MÖ 63 yılına ait Catilina olayı da harika bir ilham kaynağı oldu. Konsül Catilina, Roma’da gücü ele geçirmek için savaş açıyordu. Politik çatışmalar nedeniyle Roma’nın yıkılıp yeniden inşa edilmesi gerektiğini düşünüyordu. Catilina’nın baş düşmanı ise Cicero’ydu” şeklinde projeye dair düşüncelerini paylaştı. Coppola, 1980’lerden itibaren üzerinde çalıştığı bu projeyi nihayet 2024’te hayata geçirebildi.
Film, 21. yüzyıldaki Yeni Roma’da, yani dünyanın süper gücünü temsil eden New York’ta geçmektedir. Hikaye, zaman zamana durdurabilen ve herkesi mutlu kılmayı hedefleyen hırslı mimar Cesar Catilina’nın etrafında şekillenir. Catilina, Yeni Roma’yı eğitilen, aç kalmayan bir cennet hâline getirmek istemektedir. Ancak karşısında yozlaşmış ve aşırı tutucu bir belediye başkanı olan Franklyn Cicero bulunmaktadır. Cicero’nun sosyetik kızı Julia, Catilina ile çalışmaya başlar ve genç mimara aşık olur. Julia, babası Cicero ile kocası Catilina’nın farklı vizyonları arasında kalır.
Cicero, kenti büyük bir kumarhaneye dönüştürmeyi amaçlarken, Catilina herkesin hayal ettiği bir düş şehrine dönüştürmek istemektedir. Antik Roma’nın zenginliği ve görkemiyle dolu olan Yeni Roma, pek çok politik çekişme, trajedi, aile içi çatışma, ihanet ve aşk öyküsü barındırır. Coppola, “Tek amacım yüreğimden gelen bir film yapmak, gerçek aşk üzerine bir eser ortaya koymaktı. İnsan yaşamının tüm boyutlarında aşk, karmaşık bir duygu oluşturuyor.” sözleriyle filmin amacını ifade etti. Usta yönetmen, nisan ayında kaybettiği eşine adadığı bu filmde aşkı ele almakta.
“Megalopolis”, dram, aşk, fantastik, bilimkurgu ve epik unsurları bir araya getiren bir yapım olarak izleyiciye sunuluyor. Coppola, görsel olarak etkileyici tasarımlar, dev heykeller, büyüleyici ışıklar ve hareket eden su görüntüleriyle bir dünya yaratıyor. Filmin ilk jeneriğinde, bu yapımın bir masal olduğunu vurguluyor ve Amerika’nın etik değerlerinden, bireyselliğin yüzleştiği zorluklardan bahsediyor.
Coppola, tarihi olaylara (Soğuk Savaş, 11 Eylül) referanslar yaparak toplum üzerinde etkili olan karmaşık soruları izleyiciye yönlendiriyor. “Rousseau, Voltaire, Dickens, Spinoza, Shakespeare gibi düşünürler olmasaydı, Megalopolis’i gerçekleştiremeyecektim,” diyor Coppola. Film, korkutucu bir dünya ile mutlu, adil bir dünyanın yaşanabilirliği üzerine düşünmeyi amaçlıyor.
Filmdeki yıldız oyuncu kadrosu ise oldukça dikkat çekici. Adam Driver, Giancarlo Esposito, Nathalie Emmanuel, Aubrey Plaza, Jon Voight, Dustin Hoffman, Shia LaBeouf, Laurence Fishburne, Jason Schwartzman ve Talia Shire gibi isimler, seyircinin ilgisini çekmeyi başarıyor.