İngiltere’de artan göçmen sayısından rahatsızlık duyan İngiliz vatandaşları, protesto için Londra sokaklarına çıktı. Ellerinde ülkelerinin bayrakları ve pankartlarla yürüyen grup, Londra’nın Londralılara ait olduğunu vurguladı. “Burası Londra, Londraistan değil” şeklindeki pankartlarıyla yürüyen protestocular arasında zaman zaman gerilim yaşandı. Göstericiler, “Avrupa Avrupalılarındır” sloganları atarken, sığınmacıları ülkelerinde istemediklerini açıkça dile getirdiler. Grup, “Bizim olanı geri almalıyız” diyerek tepkilerini dile getirdi.
Gerilimli anlar yaşanırken, İngiliz polisi yüksek alarm durumuna geçerek güvenlik önlemlerini artırdı. Göstericilerin sesi daha da yükselirken, Parlamento Meydanı’nda protesto sona erdi. Meydanda yapılan konuşmalarda ve film gösterimlerinde, “Londra işte böyle görünmeli. Önce seni görmezden gelirler, sonra sana gülerler, sonra seninle dövüşürler, sonra sen kazanırsın.” gibi ifadeler kullanıldı. Grup, “Artık korkmuyoruz.” açıklamasında bulunarak kararlılıklarını ortaya koydu.
Bu sırada İngiltere, sığınmacıları Ruanda’ya sınır dışı etme planları yapıyor. 24 Temmuz’da gerçekleşmesi planlanan bu adım, 4 Temmuz’daki erken seçimlerden sonra hayata geçirilecek. İngiliz basını, bu planın Başbakan Rishi Sunak’ın seçimlerden zaferle çıkmasına bağlı olduğunu belirtiyor. Sunak’ın öncelikli politikalarından biri olan izinsiz gelen sığınmacıların Ruanda’ya gönderilmesi konusu, gündemde geniş yer buluyor.
Olaylar, göç politikaları ve uluslararası ilişkiler bağlamında önem arz etmektedir. İngiltere’deki göçmen politikaları ve sığınmacıların ülkeden sınır dışı edilmesi konuları, geniş kitlelerin dikkatini çekmektedir. Göstericilerin seslerini duyurma çabası, hem yerel hem de ulusal düzeyde gündemi belirlemektedir. Protestolar, ülkedeki göçmen karşıtı görüşlerin ve politikaların da yansımalarını yansıtmaktadır. İngiltere’deki sosyal ve siyasi dinamikler üzerinde etkili olan bu gelişmeler, ülkenin geleceği açısından da önemli bir gösterge olarak karşımıza çıkmaktadır.