CHP sözcüsü Deniz Yücel, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada İstanbul’un doğal kaynaklarıyla ilgili çok çarpıcı iddialarda bulundu. Yücel, “Kanal İstanbul” projesinin, kentin su ve doğa kaynaklarının korunmasının önünde büyük bir engel olduğunu vurguladı. Özellikle, Avrupa Yakası’nın önemli su kaynaklarından biri olan Sazlıdere Barajı’nın bu proje için gözden çıkarılmasının, 16 milyon İstanbullunun içme suyunu tehdit ettiğini ifade etti. Yücel, projenin arkasındaki siyasi iradenin, halkın ihtiyaçlarını göz ardı ettiğini ve rant odaklı bir yaklaşım sergilediğini dile getirdi.
Yücel’in açıklamasında ayrıca, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) yöneticilerinin Kanal İstanbul projesi kapsamında verdiği yıkım kararının ardından evlerine baskın düzenlendiği bilgisi de yer aldı. Bu durum, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ekibinin, rant sistemine karşı yürüttüğü mücadeledeki engellemeleri artıran bir gelişme olarak değerlendirildi. Yücel, bu hukuksuz soruşturmaların ana sebebinin İstanbul’un halkçı yönetim anlayışını benimseyen İmamoğlu’nun, kamu kaynaklarını koruma çabaları olduğunu savundu.
Yücel, AKP hükümetinin İstanbul ve Türkiye üzerindeki siyasi etkisinin 25 yıl, ülke olarak ise 23 yıl boyunca sürdüğünü ve bu süre zarfında halkın kaynaklarının nasıl israf edildiğine dikkat çekti. “Bu milletin ne vicdanı, ne adalet duygusu, ne de feraseti bu saatten sonra İstanbul’u da Türkiye’yi de size daha fazla yedirmez,” ifadeleriyle halkın bu durumu daha fazla kabullenmeyeceğini vurguladı. Yücel, ayrıca AKP iktidarına cesaretleri varsa seçim sandığını getirmeleri gerektiğini belirttiği ifadelerini kullandı.
Deniz Yücel’in bu açıklamaları, İstanbul’un su kaynakları ve doğal güzellikleri üzerindeki menfaat çatışmasını gözler önüne sererken, aynı zamanda siyasi gerginliğin de arttığını işaret ediyor. Yücel’in kullandığı ifadeler, halkın ve özellikle İstanbulluların kamu kaynaklarına sahip çıkmasını teşvik eden bir çağrı niteliğinde. Yücel’in vurguladığı gibi, 16 milyon İstanbullunun içme suyunun korunması, sadece bir çevre meselesi değil, aynı zamanda bir insan hakkı olarak da algılanması gereken bir durumdur. Bu tür projelerin, toplumsal etkileri ve doğal kaynaklar üzerindeki olumsuz etkileri düşünülmeden uygulamaya konulması, halkın tepkisini çekmeye devam edecektir.
Sonuç olarak, Deniz Yücel’in açıklamaları, İstanbul’daki su kaynaklarıyla ilgili gelişmelerin yanı sıra, siyasi baskılar, rant arayışları ve halkın bu duruma karşı duruşunu da gözler önüne seriyor. Yücel, bu bağlamda, İstanbul’un ve Türkiye’nin geleceği adına, halkın sağduyusunun ve iradesinin önemini vurguladı.