Türkiye’nin ve uluslararası alandaki pek çok sorununu, insan tiplerini az kelime, çok çizgi yöntemiyle eğlenceli bir üslupla ele alan ünlü karikatürist Turhan Selçuk’un eserleri, belirli on yıllık dönemlerde inceleniyor. Bu süreçte, Abdülcanbaz ve Hababam Sınıfı gibi figürlerin de oluşumuna tanıklık ediliyor. Selçuk’un kazandığı ulusal ve uluslararası başarılar, onun yalnızca çizimleri değil, aynı zamanda söyledikleri ve başkalarının ona söyledikleriyle birleşiyor. Bu bakış açısıyla, Turhan Selçuk’un sanatı ve insanlığa bıraktığı miras daha iyi anlaşılabiliyor.
Turhan Selçuk, “Gazi Mustafa Kemal’in önderliğinde zaferle sonuçlanan Bağımsızlık Savaşı’ndan sonraki coşku ve onurun benim çizimlerime yansıması oldu.” diyerek, 1950 yılında yeni bir karikatür anlayışının simgesi haline geldiğini ifade ediyor. Selçuk’un ifadesine göre, “Karikatürün gücü evrensel olmasından gelir. Çevirmene ihtiyaç duymadan; doğrudan ve aracısız okunabilir. Mizah ve eleştirinin birleştiği çizgiler, evrensel bir alfabeyi oluşturur.” Bu doğrultuda, 70 yıl boyunca söz yerine çizgi ile ifade bulmayı tercih eden Selçuk, yazısız karikatürün de öncüsü olmuştur. Eserleri, kiminek olursa olsun bir etki altında kalmadan, özgün bir üslup ve bakış açısıyla üretilmiştir.
Selçuk’un 1950’lerde geliştirdiği çizgi dili, uluslararası alanda tanınmasını sağladı. Karikatürleri, dünyanın önde gelen mizah, sanat ve siyaset dergileri ile gazetelerinde yayımlandı; öne çıkan yabancı ajanslar tarafından dünyanın dört bir yanına dağıtıldı. Aynı zamanda, Türkiye’ye birçok uluslararası ödül kazandıran eserleri, 1940’tan 2010’a kadar olan dönemde pek çok politik, ekonomik ve sosyal olayları yorumladı. Selçuk’un eserleri, geçmişten geleceğe uzanan zamansız ve evrensel bir kimliği temsil etme görevini sürdürecektir.
USTA ÇİZERDEN ÖZDEYİŞLER
Karikatürün amacı sadece gülmek değildir. Bağnazlık, tutuculuk, cehalet ve çıkarcılığın desteklediği kötülüklere karşı iyilikleri ve güzellikleri fark edebilmek, bilim ve sanat gibi alanlarda gelecek kuşaklara kalacak yapıtlar bırakabilmek, insanı insan yapan nedenlerdir.
Çoğu kişi, politik karikatürlerin uzun ömürlü olmadığı düşüncesindedir. Onlar, gazete sayfalarında basıldıktan sonra bir tür geçici yüzeysel nesne olarak değerlendirilir. Ancak bu düşünce eksiktir; çünkü siyasetteki değişimlerin ardındaki benzer olayların sürekli tekrarı, zamana dayanacak karikatürlerin yaratılabileceği gerçeğini göz ardı etmektedir. Geçerli bir politik dönem içinde değişen olayların özünü yakalayabilen karikatüristler, yarının dünyasına kalacak eserler bırakabilirler.
Günlük basın karikatürü, sürekli bir çalışma ve yaratıcılık gerektiren bir maraton gibidir. Sürdürülebilir bir başarı için çok yönlü olmak zorunludur. Sanat alanında, kültürel ve toplumsal konularda bilgi edinmek amacıyla çalışmak esastır.
KARİKATÜR AYDINLANMANIN SANATIDIR…
Karikatür, “Aydınlanma”nın sanatıdır. Rönesans dönemi ile başlamış ve 18. yüzyılda doğmuştur. Akılcı bir sanat biçimi olarak, topluma önderlik eden sorumlu bir kişilik gerektirir. Ancak sanatçılar genellikle hayalperesttir; ben de içsel dünyamda çeşitli düşler kurarım. Sınırların kalkmasını, dillerin birbirine yok olmasını, bağnazlıkların sona ermesini ve akılcı bir dünyanın kurulmasını isterim. Uluslararası düşmanlıkların sona erdiği, barış dolu bir geleceği arzu ederim.
Turhan Selçuk, bu düşüncelerini 1995 yılında gerçekleştirdiği bir söyleşisinde net bir biçimde dile getirmiştir.