Van Gölü’nün derinliklerindeki tarihi kalıntılar ve mikrobiyalitler üzerine yürütülen araştırmalar devam ediyor. Yapılan son dalışlarla ilgili bilgi veren uzman Ceylan, Akdamar Adası’nın kıyısında yürütülen çalışmalarda önemli bulgular elde ettiklerini aktardı. Bu araştırmalarda, su altında yaklaşık 15 metre derinlikte burç benzeri bir antik yapının kayıt altına alındığı belirtildi. Ceylan, bu yapının geçmişte su yüzeyinde olduğunu düşündüklerinde, Van Gölü’nün uzun yıllar içerisinde 15-20 metre yüksekliğe kadar yükseldiğini ifade etti. Bu bulgu, gölün tarihi coğrafyasına dair önemli ipuçları sunuyor.
Ayrıca, yapılan dalışlar sırasında yine aynı derinliklerde yapının yanı sıra hiç bozulmamış bir duvar kaydının da alındığı belirtildi. Duvarın büyük bir kısmının toprak altında kalmış olması, bölgenin geçmişi hakkında yeni sorular ortaya atıyor. Ceylan, duvarın üzerinde amfora parçaları gözlemlendiğini ve bu parçaların antik dönemlerde yapılmış ticari faaliyetlere işaret edebileceğini düşünmekte. Bu tür bulgular, bölgenin tarihine ışık tutan önemli kanıtlar olarak değerlendiriliyor.
Dalışlar sırasında Ceylan ve ekibi, dalışsever Mete Ergun’un dron kaydıyla yapacakları görüntüleme çalışmalarıyla da destek sağladı. Ergun’un katkısı, su altında yapılan keşiflerin daha sağlıklı bir şekilde belgelenmesine yardımcı oldu. Ekip, su altındaki keşiflerine devam ederken, sahil güvenlik biriminden Van Gölü Grup Komutanı Binbaşı Fırat Aslan’ın da dalışlara katılması, yapılan çalışmaların güvenli bir ortamda sürdürülmesine katkıda bulundu.
Van Gölü’ndeki buz tutma oranı düşük olsa da ekip, kıyısal alanlarda buz altından bazı görüntüler almayı başardı. Bu durum, mevsimsel değişikliklerin su altı yapıları üzerindeki etkilerini daha iyi anlamak adına önemli bir veri sağlıyor. Uzmanlar, Van Gölü’nün derinliklerindeki sırların daha fazla keşfedilmesi amacıyla çalışmalarına devam edeceklerini vurguladı. Yürütülen araştırmalar sonucunda elde edilen bulgular, hem yerel hem de uluslararası alanda tarihi ve kültürel miras üzerine yeni tartışmalar başlatabilir.
Böylece, Van Gölü ve çevresindeki tarihi kalıntılarla ilgili daha kapsamlı bir bilgi ve anlayış elde edilmesi hedefleniyor. Elde edilen verilerin ardından, bölge tarihine dair daha detaylı araştırmalar yapılabileceği öngörülüyor. Ceylan, bu önemli çalışmalara devam ettikleri sürece, gölün derinliklerindeki sırların bir bir ortaya çıkacağını belirtiyor. Van Gölü’nün tarihsel önemi ve gizemli yapıları, bölge için yeni keşifler ve turizm açısından önemli fırsatlar sunmaya devam edecek.