Okunduk, Üflendik, Millet Olarak Susturulduk…
Üzerimize Ölü Toprağı Serpilmiş: Türk Milleti Neden Bu Kadar Sessiz?
YZ / ÖZEL HABER

Bir zamanlar bir hükümet bir kuruşluk zam yaptığında sokaklar dolar, meydanlar inlerdi. Bugün ise her sabah yeni bir zamla uyanan milyonlar, sadece sessizlik içinde cep telefonuna gelen yeni fiyat bildirimine göz atıyor. Ne bir protesto, ne bir itiraz, ne de bir kitlesel refleks… Sanki millet olarak okunmuş, üflenmiş, susturulmuş gibiyiz.
Bir millet ya çok zengindir hiçbir şeyden etkilenmez ya da üzerine ağırlık çökmüştür, dili tutulmuştur. Türkiye’de bugün yaşanan tam olarak budur. Basın özgürlüğü yıllar önce darbe aldı, şimdi halkın konuşma hakkı da sanki sessiz sedasız gasp edilmiş gibi.
Zam, Vergi, Zulüm ve Sessizlik
Elektrikten benzine, gıdadan barınmaya kadar her şey ateş pahası. Emekli aç, memur aç, çiftçi aç. Ama saraylar ışıl ışıl, konvoylar uzun, sofralar şatafatlı. Halkın sırtından alınan vergilerle bir avuç zümre saltanat sürerken, geri kalan milyonlar dişini sıkıyor. Ve sandığa kadar sabretmeye mahkûm ediliyor.
Peki sonra ne olacak? Seçim geldiğinde yine aynı senaryo: Umut, vaat, tekrar kandırılma ve yeniden çırak çıkma. Bu döngüden kurtulmanın tek yolu, uyanmak ve sorgulamak.
Din, Laiklik ve Halkın Soyulması
Yıllarca birileri “din, iman, Allah” diyerek milleti soydu. Sonra bir başkaları “laiklik, Atatürk” diyerek aynı milleti başka bir yolla sömürdü. Sonuç değişmedi. Halk yine yoksul, yine aç, yine umutsuz. Söylemler değişti, acı baki kaldı.
Algoritmaların Kölesi, Sessizliğin Esiri
Bugün insanlar sosyal medyada bağırıyor ama sokağa çıkmıyor. Dert büyük, çığlık sanal. Kimse duymuyor. Çünkü algoritmalar bizi eğlenceye, skandallara, dedikodulara gömüyor. Sessizliği besliyor. Korku ise dağları sarmış durumda. Kimse konuşmaya cesaret edemiyor, çünkü işinden olur, fişlenir, dışlanır.
Bu Gidişat Nereye?
Bu kadar büyük bir sessizlik, iktidarı güçlendiriyor. Halkın tepkisizliği, muktedirleri daha da pervasız yapıyor. Ülke göz göre göre elden gidiyor. Biz millet değil, bir seyirci topluluğu hâline geliyoruz. Bir kabile gibi birbirimize düşman, birbirimize duyarsız hâle geldik.
Ama bu böyle gitmez.
Ey Türk milleti!
Korkunun ecele faydası yok.
Hayatın bir sonu var ama yaşarken bitmek kimsenin hakkı değil.
Bu ölü toprağını üzerimizden atmazsak, bu büyüyü bozmazsak, çocuklarımıza bırakacak ne bir vatan, ne bir umut kalacak.
SON SÖZ:
Bu bir isyan değil, bu bir uyarıdır.
Bu halk, bu millet susarsa, tarih konuşur.
Ve tarihin dili acı olur.
Ne Mutlu Türküm Diyene



